AŞK ROMANI


Arkadaşımın kız kardeşi "aşk romanı dönemine girdim gene" dedi, bendeki Jane Eyre'yi isterken. İlginç bir tesadüf, ben de tam o sırada bir blogcu arkadaşıma, "neden aşk romanı okumak istemiyorsun ki?" diye yazıyordum.
Aşk romanlarını küçümser bazı insanlar, oysa ben oldukça önemsiyorum. (blogcu arkadaşımın bu nedenle okumadığını düşünmüyorum, tercihi sanırım, o tam bir kitap kurdudur.)
İnsanların dönemleri oluyor gerçekten, mesela ben bazen sadece aşk romanı okuyabiliyorum, kafamın çok dolu olduğu zamanlar özellikle. Rahatlatıyor, başka bir dünyaya çekiyor beni. Bazen sırf tarih okuyorum, yenileniyor zihnim, bazen de siyaset. Çok ender olarak ise hepsini bir arada götürebiliyorum. Bunu genç kızlığımda çok rahat yapardım, üç dört kitabı aynı anda okuyup bitirebilirdim. sabah ayrı, öğle ve akşam ayrı türleri okuyabilirdim. Şimdi hem zaman yetmiyor hem gerek görmüyorum.
Aşk romanına geri dönelim:)
Aşk, insanın hissettiği en güçlü duygulardan biri. Hayatın temel taşlarından bana göre. Aşık olduğun insan buna değer değmez, o ayrı. Öyle güçlü bir duygu ki bu, insanın gözü hiç bir şey görmez oluyor. Kimisi buna hastalık diyor, geçene kadar insanı allak bullak eden bir hastalık.
Bu kadar güçlü bir duygunun, dolayısıyla hayatın büyük gerçeğinin anlatıldığı, sulandırılmamış gerçek aşk romanlarını neden okumayalım ki? Bu, insanın değerini düşürmez ki. Bilakis duygusal bakımdan daha güçlü yapar.
On üç on dört yaşlarımda diğer kız arkadaşlarım haldır haldır aşk romanı okurken ben siyasi içerikli köy romanları okurdum. Çok da keyif alırdım, bilmediğim coğrafyaları dolaşır, oraların bilmediğim insan profillerini tanırdım. Bir de sanat dergilerinin tiryakiliğine tutulmuştum, o kadar ki bazen ne anlatıldığını anlayacak yaşta olmadığımdan zorlanır, ama inatla okurdum. O zorlanmayı bugün gibi hatırlıyorum, ilginç bir dönemdi. Lise yıllarımda ise ilk kez aşk romanı okumaya başladım. Aslında bunlara aşk romanı denmezdi, bilen bilir Beyaz Dizi vardı bir zamanlar. Okuldan gelir gelmez atardım kendimi yatağa, bitirene kadar okurdum. Zaten hiç bir edebi değeri olmayan, sabun köpüğü gibi şeylerdi. Ben aslında yerli ve yabancı klasikleri okurken bol bol aşk romanı okumuştum, hem de son derece düzeyli, hayatın içinden öyküleri anlatanları.
Bir dönemdi Beyaz Dizi hayatımda, geçti gitti kısa zamanda. Yıllar sonra bir gün bir gazete bayiinde rastlamıştım ikinci eline bu kitapların, sırf aynı heyecanı duyayım diye aldım, hayal kırıklığına uğradım:)
Şimdilerde aşk romanından çok tarih okuyorum. Osmanlı'nın gerileme ve çöküş dönemi ilgimi çekiyor daha çok. E, orada da bolca aşk, entrika var zaten:) İdare edip gidiyorum işte.
Bol kitaplı ve aşklı günler dilerim efendim.
Esen kalın.

Yorumlar

  1. beyaz dizileri hatırlıyorum hakikaten ne kadar sabun köpüğü gibi şeylerdi, ama o yaşlarda okunuyor işte şimdi bedava verseler yüzüne bakmayız:))bir de Barbara Cartland'lar vardı beyaz dizilerin azıcık daha kalitelisiydi, hep gri gözlü, çok yakışıklı kont olurdu:)))bu arada lafı gelmişken favori aşk romanım "Gurur ve Önyargı" ile Yüzbaşı Corelli'nin Mandolini..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yüzbaşı Corelli'nin Mandolini'ni bir kaç yıl önce sinemada izledim, kitabını okumamıştım. Filmi çok sevdim. Beyaz Dizi hakkındaki yorumuna katılıyorum, şimdi yüzüne bakasım yok:)

      Sil
    2. Nurten'im kitabı bayağı kalın ve inan filminden çok daha güzel ben de tv de filmini izledikten sonra kitabı aldım, meğer filmi çok değiştirmişler (izleyici daha beğensin diye sanırım)romanda iki aşığın buluşması çok uzun yıllar sonra oluyordu:((

      Sil
  2. gece
    yarıları yorgan altında el feneriyle okuduğum kitapları hatırladım,yüreğine sağlık...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hiç yorgan altında el feneriyle kitap okumadım:))) Güzeldir mutlaka. Senin de yüreğine sağlık canım.

      Sil
  3. Ben pek okumadım o tür romanları...İlginç olmalı...Benim okuduğum gençlik yıllarımdan bu yana devamlı sosyal yaşamı irdeleyen roman ve hikayeler oldu...Güzel ve akıcı bir diliniz var...O dili bende bir kazanabilsem:) İşte o zaman roman da öyküde çıkacak kalemimden. Lakin genelde siyasi yazılara ağırlık verdim yıllardır...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :))) Yazım dilim için yaptığınız övgülere teşekkür ederim. Bence siz de isteseniz pek güzel öykü yazabilirsiniz. Bazı yazılarınızda, daha doğrusu duygu yoğun yazılarınızda gördüm ben bunu. Sel3am ve sevgiler Hüseyin bey.

      Sil
  4. Her zamanki gibi akıcı bir lisan ile yazılmış. Okumaktan keyif alıyorum. Kaleminiz var olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Siz de var olun Yusuf bey, çok teşekkürler. Selâm ve sevgiler.

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar