BENİM 'BA BEYLİ BALA BULA' MACERAM !

Müjde'ciğimin "Ba beyli bala bula da bambirleyli bap bup" yazısını okuyunca hem güldüm hem de eski günlerim geldi aklıma. Müjde, yazısında Kuran kurslarındaki ezber yönteminden bahsediyordu.
Yazısının başlığı öyle tanıdık ki bana...
Ben 6 yaşında Kuran kursuna başlamıştım. Aslında buna kurs denmezdi, özel eğitimdi. Yeni taşındığımız mahalledeki bakkalımızdı hocam. (!) Artık imam eskisi miydi neydi hiç hatırlamıyorum, annem sağdan soldan duymuş herhalde, beni onun yanına kuran öğrenmeye göndermişti o yaşta. Her gün okul çıkışı belli bir süre bakkala gider, tezgahın yanında bir taburede bakkal amcadan Kuran öğrenirdim. Adam kaç yaşındaydı şimdi hatırlamıyorum, ama gözümün önündeki görüntüsünden vardı herhalde otuz yaşlarında diye tahmin ediyorum. Şimdi olsa gönderir miydi annem oraya acaba? Ortalıkta tecavüzcü, sübyancı adamların haberlerinden geçilmiyor malum. Neyse, o zaman göndermişti işte ve ben de kuzu kuzu gitmiştim. Arada müşteriler gelir, onların işini görür sonra yine bana dönerdi ve gayet ciddi öğretirdi. Allahtan!
O yıl Kuran'ı öğrendim, üstüne bir de hatim indirdim. (Bilmeyenler için, hatim: Kuran'ı baştan sona okumak demek) Sonraki yıllar kendi kendime okudum durdum Kuran'ı, ta ki yeni bir mahalleye taşınana kadar. İlkokulu bitirmemiştim henüz. O yaz mahalle camisinin Kuran kursuna gönderildim kız kardeşimle birlikte. Her gün, artık sabahla öğle arası mı, öğle ile ikindi arası mı gene hatırlamıyorum gidiyorduk camiye. Bir erkek hocamız vardı, orta yaşlı. Aynen filmlerdeki gibi elinde de kızılcık sopası, düzen sağlamak gerektiğinde sallardı o sopayı, bazen hedefini bulurdu da. Halının üzerine, yere dizlerimizin üzerine otururduk, rahle hocanın önünde dururdu. Bizim elimizde cüz denen küçük kitapçıklar olurdu. Ezber yöntemi de Müjde'nin yazısındaki gibi tekerleme şeklindeydi. Çok gülerdik hatırlıyorum. Derslerden sonra camiyi temizlerdik, görevimizdi. Önce içerisini sonra dışarıyı, avluyu. İçerden halıları çıkarır tek tek silkelerdik, taşları sile sile bir hal olurduk. Çocukluk, hiç istemeyerek gittiğim halde bu türden de olsa bir sosyalleşme olduğu için mutluydum.
İki ya da üç yıl gittim, din hakkında bir dolu şey öğrendim, bir dolu dua ezberledim, on kez Kuran'ı hatim ettim. Tamamen annemim isteği ile oldu bunlar. Annem o kadar baskıcıydı ki o yaşta karşı çıkmak imkansızdı benim için. Bir de, mahalledeki hemen tüm kızlar gidiyordu camiye. Başka bir seçenek yok gibiydi.
Hep düşünmüşümdür, okulda da din dersi görüyorduk biz ve çok modern, dünya tatlısı, halen görüştüğüm ilkokul öğretmenimiz bu konuda da bizi gayet iyi yetiştiriyordu. O yaşlarda camiye gitmek yerine tiyatroya, konserlere, müzelere gitseydik daha iyi olmaz mıydı? Çünkü camide sadece Kuran'ı ve duaları Arapça okuduk, Türkçe'sini öğretmediler. Dini bilgiler konusunda da yeterli değildi hoca. Ben bunları ileriki yaşlarımda kendi seçtiğim çeşitli kitaplardan okuyup öğrendim. Nasıl inanacağımı kendim belirledim. Sorgulamadan öğrenmek yerine nedenini niçinini merak ederek, araştırarak öğrenmek gerekli.
6 yaşında başladığım bu serüven sonunda çok şükür şimdiki ben olabildim. Olamayabilirdim, bir çok arkadaşım gibi. Verileni olduğu gibi kabul eden, sorgulamayan hatta bunu günah sayan bir zihniyet geliştirebilirdim. Annemim tüm itirazlarına rağmen kitap okuyordum çünkü. Elime ne geçerse hem de. En büyük şansım da orta okuldaki Türkçe öğretmenim Nurhan Karal'dı. Zaten okumayı deli gibi severken onun sayesinde daha edebi, daha sosyolojik, toplumsal içerikli kitaplara yöneldim ve bunlar benim bakış açımı genişletti.
Annem hep hayıflandı bana engel olamadığı için, itirazlarına rağmen isteği dışındaki kitapları okuduğum için.
Ama benim kendime ait bir hayatım vardı ve ben başkasının istediği gibi bir hayat değil, kendi seçtiğim, kendi doğrularım, kendi inançlarım olan bir hayatı yaşamak istedim. Çok şükür başardım.
Şimdi getirilmek istenen (getirildi bile) eğitim sistemini kesinlikle onaylamıyorum. Küçücük zihinleri kendi doğrularıyla doldurup, dünyaya dar açıdan bakan insanlar yetiştirecekler. Yeni nesil kitap falan da okumuyor ki artık, değişik düşünceleri öğrensin. Bağımlı, güdümlü medyanın yayınladığı, özel mesajlar içeren haber ve dizilerin esiri olmuş durumdalar. Bilgisayardan başlarını kaldıramıyorlar.
Üzülüyorum, hem de çok.
Ah Müjde'ciğim, bak beni nerelere götürdün. Halbuki unuttum sanıyordum:)))

Yorumlar

  1. Yazınızı "bir okuyup bin düşünerek" söylemi bağlamında okudum. Ve size hak verdim. Dinimizi öğrenmek lazım. Lakin bu devlet eliyle okullarda olmamalıdır diye düşünüyorum. Herkesin inancı kendisinedir. Zorla ve baskı ile (mahalle baskısı) kimse bazı şeyleri öğrenmeye zorlanamaz. Türkiye bir mozaiktir. Herkesin inancı kendisi ile Allah arasındadır. Okunması gereken güzel bir yazı yazmışsınız. Elinize sağlık...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türkiye bir mozaiktir, evet. Bu mozaiğin kıymetini biliyor muyuz? Hayır. Kişinin kendisi ile Allah arasında olması gereken inancını didikleyip çekiştirip duruyorlar. Sağolun Hüseyin bey, yorumlarınız bana güç veriyor.

      Sil
  2. Ay Nurten'im ne keyifle okudum yazını bilsen:))iyi ki yazmışım ba beyli bala bulayı bak seni nerelere götürdüm:))hakikaten şanslıymışsın sen de diğer arkadaşların da, manyaklara çatabilirdiniz,hangi çocuğa nasıl imam,nasıl hoca düşeceği piyango!Hele günümüzde! Hele ortalık Hüseyin Üzmez'ler, Sibel Üresin'ler kaynarken...dediğin gibi dar kafalı ve büyük olasılıkla Atatürk düşmanı tipler yetiştirecekler ki, tıpkı Suudi Arabistan'daki klonları gibi Amerika'ya daha kolay kulluk etsinler.
    Öpüyorum canım, sevgilerimle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :))) Şaşırdın değil mi? İyi ki yazmışsın yazını gerçekten. Ve ben de çok şanslıymışım dürüst insanlara denk gelmişim. Ben de seni öpüyorum canım.

      Sil
  3. çok güzel bir yazı olmuş...şu ana kadar 2 gün kuran kursuna gittim..ilkinde isteksiz ikinciye kursa başladığımda oldukçada istekli gitmiştim..bütünn arkadaşlarım yazları kursa gidiyordu çünkü bir heves işte..ama ilk günden sonra gidemedim...bende bir daha arapça kuran öğrenmeme kararı aldım...kandillerde kuran okuyacağım zaman türkçesinden okuyorum..sonuçta bir şekilde okumuş oluyorum.


    yeni nesille ilgili söyllediklerinede tamamen katılıyorum.bende bi yeni nesilim(21 yaşındayım)ama kitap okumayanlara bi anlam veremiyorum..ot gibi yaşayanlara saatlerini bilgisayar karşısında geçirenlere kısaca boş yaşayanlara

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen öyle canım, sonuçta bir şekilde okumuş oluyorsun. Bence takılma buna. Kitap sever olmana sevindim, ne güzel. Sevgilerimle.

      Sil
  4. Nurten cim, müthiş sağduyulu, enfes bu yazı için ellerinden öperim canım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım, çok mahcup ediyorsun beni. Teşekkür ederim beğenin için. Sevgilerimle.

      Sil
  5. Seni kutluyorum, gerçekten kararlı ve inançlı tutumun için, Nurtenciğim..Okurken kendimi çok kötü hissettim. Ben küçük yaşta senin gibi Kuran öğrenmedim..Dini anlamda bilgilerim okulda ki; din kültürü ve ahlak bilgisi dersinde gördüklerimle sınırlı idi.Ben de çocuklarımı küçük yaşta camiye yada Kuran kursuna göndermedim. Sadece küçük kızımı Müjdenin yazısında belirttiğim gibi ilkokul4. sınıfta, site arkadaşları gidiyordu, oyüzden oda onlarla gitmek istedi. Ben de gönderdim. O dönemde ben çalışıyordum. Ara ara işe giderken uğrardım, ortamları nasıl diye..Gayet hoş ve nezih bir ortamları vardı. Senin bahsettiğin gibi, zorlama anlamında hiç bir şey yoktu. Aksi halde çocuk gitmek istemezdi. İlk senede Kuranı öğrenemedi, 2. seneye sarktı. Bahsettiğin şekilde bir din eğitimin faydadan çok zararı vardır. Özellikle küçük yaşta bu şekilde baskıcı ve zorbaca verilen eğitim çocuğun psikolojisi üzerinde çok olumsuz etkisi olur.Kaldı ki, zorlaştırmayınız, kolaylaştırınız, nefret ettirmeyiniz sevdiriniz peygamberimizin tavsiyesi.Biz de aile olarak çocuklarımıza bu konuda baskı olabilecek bir davranıştan kaçındık.Ailece sohbetlerimiz olur kendi içimizde.Birlikte okur öğrenmeye çalışırız. Ben de 40 yaşından sonra öğrendim dinimi ve gereklerini..Çok ta seviyorum, keşke daha önce öğrenseydim diye hayıflanıyorum kendimce.. Kuranı da emekli olduktan sonra orjinalinden öğrendim. Ama öncesin de arapça öğrenmeden önce en az 4-5 defa Türkçe mealinden okudum. özetle korkuya dayalı eğitim helede din eğitimi çocuk üzerinde olumsuz sonuçlara yol açar. Ben de din eğitiminin aileler aracılığı ile verilmesinden yanayım..Sevgilerimle canım.. Bekleyip göreceğiz..İnşaallah korktuğumuz olmaz diye ümid edelim..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hanife'ciğim, seni tanıdığım için gerçekten çok memnunum. Son derece dürüst ve düzgün bir insansın biliyorum. MSN sohbetlerimizden de anlamıştım. Ne yazık ki çok yoğun olduğumdan giremiyorum oraya bir süredir. Özledim sohbetlerimizi. Demokratik bir aile yapınız olduğu belli. Benim kız kardeşim İmam Hatip mezunu, fakat sığ düşünceli dincilerden değil, gerçek bir dindardır. İlkokuldan sonra başını örttü ve hiç açmadı. Fakat kızına hiç bir zaman baskı yapmadı, ne giydiğine karışmadı. Annem gibi olmadı yani. Sevgilerimle canım, öpüyorum seni.

      Sil
  6. Yazına katılmamak mümkün değil Nurten Abla. Bende ilkokuldayken yazları giderdim/k Kuran kursuna. Bize hoca sadece duaları öğretti. Ama ben kendimi bildim bileli sorgulayan, hemen denileni kabul etmeyen biriyim. Sonuçta Allah akıl vermiş bize ben niye düşünüp kendim karara varmayayım ki.... Zaten küçükken bana çok bilmiş derlerdi, kızardım, zoruma giderdi. Şimdi ise düşündüğümde iyi ki onlar gibi koyun sürüsü olmamaşım. Sorgulamak gerek, sormak-cevaplamak gerek.....
    Yasalaşan 4-4-4 hiç onaylamayanlardanım. Bence din eğitimini evde aileler vermeli, vermeli ki kendileri de bir şeyler öğrensin...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağol Gülşah'cığım. İyi ki bilmiş olmuşsun:))) Koyun sürüsü olmaktan bin kat iyidir. İnşallah hakkımızda hayırlısı olur. Pek ümidim yok ama. Sevgilerimle, öptüm.

      Sil
  7. Ablam çok güzel bir yazıydı ...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Siyakuğu, sağol varol. Sevgilerimle.

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar