YAĞMUR DAMLALARI

Pencereye vuran yağmur damlaları Adapazarı'ndaki öğrenci evimi hatırlattı. Orada da caddeye bakardı evimizin penceresi, orada da pencere önüne ağacın dalları eğilirdi.
Her ilkbahar yeniden canlanışına tanık olduğumuz dallar sonbaharda yavaş yavaş yaprak döküp kurumaya geçerdi.
Ben her seferinde şaşırırım bu canlanışa. O kupkuru dallar nasıl olur da ilkbahar gelince pıtırak gibi yeşil yapraklar çıkarır? Ölü sanılan gövde nasıl da coşar yaz boyunca.
Öğrenci evinde yaşamak güzeldi. Bağımsız yaşamın ilk adımıydı. Tek başına ayakta durma denemesiydi. Her işimizi kendimiz yapardık, ev ve dışarı işleri dahil. Bir bütçe oluşturmayı o yıllarda öğrendim, ayağını yorganına göre uzatmayı.
Annem babam orta halliydi, öyle çok varsıl bir yaşamımız olmadı, yoksulluk da görmedik çok şükür. Öğrenim deyince akan sular dururdu. Annem tüm muhafazakarlığına karşın beni on yedi yaşında tek başına Adapazarı'nda öğrenci evine yolladı. Şaşırmıştım ne yalan söyleyeyim. İzin vermese bile ben ne yapar eder yine giderdim, ama gönül rahatlığıyla beni yollaması mutluluk verici oldu haliyle.
Kız kardeşim o yıllarda yeni sözlenmişti, nişan olacak, nikah olacak, para gerekli. Buna rağmen benim ne ev kiramı ne harçlığımı eksik ettiler. Ben de elbette onların bu durumunu bildiğimden idareli davrandım. İlerleyen yıllarda çok işime yaradı bu idare işini öğrenmem.
Öğrenci evi başka yeterlilikler de kattı tabi, sosyalleşme, özgüven gibi. Üniversiteye gelene kadar fazla sosyal değildim ve özgüvenim yetersizdi. Hem kendi çabam hem de ikinci yılımda birlikte kaldığımız arkadaşım sayesinde bu yetersizliği de giderdim.
Çok güzel yıllardı, bitmesini hiç istememiştim. Her güzel şey gibi geçti gitti, anısı kaldı.



Yorumlar

  1. Öğrencilik günleri hakikaten hatırlaması hoş anılar oluyor Nurten'im, ben de bazen fotoğraflara bakıyorum, hele Öyle Bir Geçer Zaman ki'de sağ-sol çatışması var ya tam benim öğrenciliğime denk gelmişti:(neler yaşadık, bizim okul iyi ki diyorum sağcıların elinde değildi:)solcular egemendi okulda o yüzden rahattık:))devrimci tipler olurdu tıpkı o dizideki Ahmet gibi..aynı bıyıklar:)))sol eller havada:)))ama en komiği okulun az karşısındaki binanın çatı katı Ülkü Ocaklarınındı:))burun burunayız ama hiç kavga çıkmadı onlarla, benim en sevdiğim sınıf arkadaşım bir kızcağız vardı ismi Işıl..birlikte okula giderken veya dönerken bu Ülkü ocakları çatıya hoparlör koymuş Mehter Marşı çalınırdı:))biz de muziplikten, dalgasına oradan geçerken mehter marşı nasıl yürünürüse dura dura başımızı sağ sola çevire çevire öyle yürürdük, bir yandan da kıkır kıkır kıkırdıyoruz :))Işıl (rahmetli canım yaa)kız şimdi tepeden tarayacaklar derdi bir yandan da yine de yürürdük güle güle:))))okul bittikten bir,iki yıl sonra tüm ailesiyle trafik kazasında melek oldu:(((sana yorum yazacakken neler yazdım bana öğrencilik günlerimi anlattırdın...
    acı - tatlı...ama hala o günü gülerek hatırlıyorum:))
    sevgilerimle öptüm canım

    YanıtlaSil
  2. Aaaa, yazık, Allah rahmet eylesin, çok genç ölmüş Işıl.
    Boşver yorumu, senin anılarını okumak daha hoş oluyor:)
    Çok güzeldi çok, öğrencilik başka bir şey.

    YanıtlaSil
  3. Evet canım:((çok yazık oldu, yaşasa aynı yaşta olacaktık şimdi:((İzmit'te oturuyordu ailesiyle, İstanbul'da Beşiktaş'ta bir yurtta kalır, her hafta İzmit'e dönerdi, en sevdiğim ve en iyi anlaştığım arkadaşımdı:(ölümüne inanmak bile istemedim yıllarca:(((hep isim benzerliği olsun istedim:(((

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar