HÜZÜN ONDA DA HÜKMÜNÜ SÜRMEYE BAŞLAMIŞ

Hatice ablaya uğradım bu akşam. Hani kendi yetmişlik, gönlü genç kız bir dostum var ya benim, ondaydım. Kısacık bir uğrama olacaktı benimki, yine yemeğe alıkoydu sağolsun. Yanındaki Türkmenistanlı kızlara çalışma izni başvurusu yapmıştım, üçüncüsünün de bugün onaylandı çok şükür, onun internet çıktsını alıp gittim.
Her zamanki neşeli, cıvıl cıvıl kadın bu akşam dalgın ve durgundu. Onu hiç böyle görmemiştim.
Kocası yaklaşık beş yıldır hasta, önce beyin kanaması geçirdi, sağ tarafı felç oldu, tedaviyle biraz düzeldi, yürür, konuşur, kendi kendine yemek yer hale geldi. Yardımcılar sayesinde çok da iyi bakıldığından uzun süredir sağlıklıydı. Geçen ay birden fenalaştı, komaya girdi, meğer sara krizi geçirmiş.Bu tip hastalarda olurmuş bazen. O günden beri yarı uyanık zihni iyice bulanıklaştı, ne konuşuyor ne yemek yiyebiliyor. Durmadan uyumak istiyor. Eskiden konuşabildiği bir kaç cümleyi şimdi ağzından kerpetenle bile çıkarmak zor. Bazen iyice kopuyor dünyadan, sesleniyorsun duymuyor, on on beş dakika sonra birden dönüyor ve "ne var?" diye bağırıyor.
Hatice abla, gözünün önünde eriyen, adım adım ölüme giden kocasıyla, içinde bir hesaplaşma halinde. Her ne kadar çok uzun yıllar önce kopardıysa da manevi bağlarını, yaşanmışlıklar hatırlanıyor bir bir. İki oğlunun, bir ölmüş kızının babası, ne olursa olsun bir zamanlar güzellikler de yaşadığı adam. Nasıl sağlıklı bir insanken bu kadar zavallı duruma düştüğünü sorguluyor.
Konuşmaya, gülmeye, espri yapmaya çalışıyordu ama, beceremiyordu saklamayı hüznünü. Sorunca döküldü, anlattı bir bir, neredeyse ağlayacaktı. Kaya gibi duran, kuyruğu hep dik tutan, moralini hiç bir şeyin bozmasına izin vermeyen bu kadın şimdi hayatın sonunu sorguluyor ve yıllar sonra ilk kez gözyaşı döktüğünü söylüyor.
Bu arada da o kadar çok işle meşgul ki, sorumlulukları ağır basan ve evin tüm yükü omuzlarında olan biri olduğu için ve de hayata tutunmak istediği için günlük hayatını aksatmadan sürdürüyor. Üç yıl önce kırdığı bacağıyla da derdi bitmedi daha, ona rağmen arabasını bile kullanmaktan çekinmiyor.
Hayat devam ediyor yani.
Bir projemiz vardı onunla; hayatını kitaplaştıracaktık, ilginç bir hayatı var çünkü, Osmanlı binbaşısı dedeyle başlıyor, göçler, konaklar, büyük aileler, zenginlikler, dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşamlar, gariban çevreler, elit çevreler, ne ararsan var şeklinde devam ediyor.
Gani beyin durumu kritik sayılır, erteledik şimdilik.

Yorumlar

  1. Offff içim burkuldu adamcağızın haline:(((Allah kimseyi elden ayaktan düşürmesin veya düşürsün hani ismi T ile başlayan, B ile başlayan, E ile başlayan, bir de N ile başlayan bir karı var gazeteci,tvci, sonra M ile başlayan tv haber sunucusu, ay bu liste uzar bak bunların elden ayaktan düşmelerini sürüm sürüm sürünmelerini çok istiyorum:)))))

    Nurten'im kısacık bahsettiğin kadarıyla bile çok meraklandım ve harika bir roman olur dedim. Bu kadıncağız sana anlatsın, sen de yaz. Hem bakarsın (inşallah)yayınevleri beğenir,basarlar. Ne güzel olur.

    sevgilerimle öptüm canım

    YanıtlaSil
  2. ekleme: T ile başlayan, B ile başlayan, E ile başlayanlar gazeteci değil siyasi:)))

    YanıtlaSil
  3. La ne günlere kaldık şöyle açık açık, dobra dobra isimlerini yazamıyorum yaa kuduruyorum burada:)))

    YanıtlaSil
  4. Hepimizin hayatı yazılmayı okunmayı bekleyen bir roman, hikaye ve her birimiz o hikayenin romanın baş kahramanı değil miyiz? Yazılan romanlar, hikayeler konusunu gerçek hayattan alınmıyor mu? Okuduklarımız kim bilir kimin hayatına konu olmuş?... Sevgili Nurtenciğim bence de erteleme. Yazmaya başla. Çok güzel bir eser çıkacağına inanıyorum..
    NOT; Müjdeciğim merakımı mazur gör ne olur, neden isimlerin baş harfini yazıyorsun, o baş harfin sahibi isimler kim? :))
    Sevgiler canım...

    YanıtlaSil
  5. ne güzel dostlarınız var.. Allah onları başınızdan eksik etmesin..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar