KARLAR DÜŞER


Kar yağdı İstanbul'a bugün.
Bir başına düşünüldüğünde nasıl da keyiflidir kar yağışını izlemek.
Pencere önünde oturup elindeki kahveyi höpürdeterek içerken, düşen taneleri izlemek.
Sıkı sıkı giyinip, dışarı atıp kendini tertemiz havada karlarla haşır neşir olmak.
Ne güzeldir.
Bir başına düşünülemiyor malesef. Herkesin tuzu kuru değil, herkesin korunaklı giysisi yok, herkesin evi sıcak değil, hatta belki başını sokacak evi bile olmadığından evinde değil, sokaklarda.
İstanbul çok kalabalık bir şehir, bir o kadar da karmaşık. Tek yağmur damlası düşse trafik arap saçına dönüyor. Kar yağınca ise kocaman bir çile oluyor trafik. Kazaları cabası.
Sabah altıda kalktım, her zamanki gibi ilk işim televizyonda haber kanalını açmak oldu, ne göreyim Boğaziçi Köprüsü'nde zincirleme trafik kazası ve trafiğe kapalı çift yönlü yol. Hemen, o saatte yola çıkacak olan arkadaşım ve kız kardeşimin kocasını arayıp uyarayım dedim. Uyarayım ki köprü yoluna girmesinler. Allahtan tam zamanında aramışım, fakat bir de gözlük takmadan telefona baktığım için kız kardeşim yerine yanlışlıkla Hatice ablayı aramasaydım iyi olacaktı. Sabahın altısında kadını yatağından kaldırıp telaşlandırdım. İyi ki dert etmedi, anlayışlı kadın.
Çok fazla kaza vardı bugün. Yollar buz tutmuş, belediye tuzlamada gecikmiş, arabalar patinaj yaptı bütün gün.
Ben de sabah bu trafik çilesini çekenlerden oldum. Yoğunluktan geciktirdiğim bir iş için trafiğe karışmam gerekti ve aldım boyumun ölçüsünü. Hem iliklerime kadar dondum otobüs beklerken hem de hıncahınç dolu otobüste bir saat boyunca ayakta kaldım. Normalde on beş dakikalık yol, ama kar yağınca böyle oluyor işte.

Benim eski patronumun bir alışkanlığı vardı, kar yağdı mı evden dışarı adımını atmaz, hemen mantı yahut acılı kapuska pişirtir keyif yapardı.
Üşüyerek geçirdiğim bugünün akşamına ben de keyif katmak istedim. Pişirdim mantıyı, oğlumun havuzdan gelmesini bekledim. Bayılır o da mantıya zaten, gelince afiyetle keyif içinde yedik ve kar tanelerini seyrettik.
Bir dahaki sefere kapuska inşallah.

Yorumlar

  1. Öncelikle karınız hayırlı olsun canım..:)) Yıllar oldu karı görmeyeli... Her nimetin mutlaka külfeti de oluyor...İnsanın içini acıtan şey ise, gidecek sıcacık bir evi olmayanların durumu.Allah hepimize yardım etsin ama, öyle durumlarda olanlara daha çok yardım etsin inşaallah..
    Herkesin bir takıntısı oluyor demek. Benim de takıntım, yağmurlu havalarda genelde, sıcak sıcak mercimek çorbası yaparım.
    Ayrıca mantı için de afiyet olsun canım.. Ne güzel özetlemişsin kalemine sağlık. Öptüm seni sevgilermle..

    YanıtlaSil
  2. İstanbl'da da eskisi gibi yağmıyor kar artık. Bazı kışlar hemen hiç yağmadan geçiyor. Ama bu kış epey yağacağa benziyor, erken geldi.
    Sıcak mercimek çorbası da ne güzel olur, kaşık kaşık.
    Sağol canım, ben de seni öptüm, kucak dolusu sevgiler.

    YanıtlaSil
  3. Dünü yaşarken yine hüzünlenmiştim
    Yazınızı okuyunca bu daha da arttı.
    İstanbul dediniz, zor şehir dediniz,
    Kolay ulaşımı olmayan yer dediniz
    Ne kadar da haklısınız.
    İşi olmayan için değil lakin
    İşi olan için ulaşım çok zor gerçekten.
    Hele de ayaz, soğuk olunca
    Kar geçit vermeyince.
    2 cm. karla baş edemeyince daha da zor oluyor ya...
    Kızım Davutpaşa civarında çalışıyor iş yeri o civarda.
    Lakin şirket zaman zaman Ümraniye'de ki şirkete de gönderiyor çalışanlarını.
    Dün kızım da Ümraniye'de ki şirkete gitmişti.
    Akşam yaklaştıkça annesini ve beni bir sıkıntıdır aldı.
    Hele TV'lerdeki haberleri ve yol durumunu gördükçe elimiz ayağımız kırıldı neredeyse.
    Saat dokuz oldu.
    Kızım hala o tarafta.
    En sonunda Ümraniye'de kalan bir arkadaşının yanında kaldı dün.
    Ailecek daha önce tanıştığımız bir aile.
    Ya o aile olmasaydı.
    İstanbul maalesef bu işte...
    Sevmedim sevemeyeceğim bir türlü sanırım...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar