ÇOK GEÇ KALINMIŞ OLABİLİR

Gündüz zorunlu bir hastane ziyaretim oldu bugün.
Zorunlu derken, çok gönüllü ancak utançtan zorunlu diyebilirim.
Benim yaşlı bir komşu teyzem vardı, teyzeden çok anne gibi olmuştu artık. Oğlum ilkokula yeni başladığında iki yıl boyunca akşam servisten onu alıp evinde misafir etmişti ben işten gelinceye kadar. Bende çok hakkı vardır bu bakımdan.
Seksen yaşlarının başında, yalnız yaşayan bir kadındı. Çok iyi arkadaş olmuştuk onunla. Akşamları pencerede benim işten gelişimi bekler iki laf etmeyi isterdi. Genellikle girer beş on dakika sohbetimi esirgemezdim. Çok yalnızdı ve sevgiye, ilgiye ihtiyacı vardı. Beni olmayan kızı yerine koymuştu.
Çok erken evlenip on yıl kadar evli kalmış, çocuğu olmayınca boşamış kocası. Kocasını öyle seviyormuş ki bir daha evlenmemiş. Adapazarı'ndan İstanbul'a gelip Tekel'de çalışmış ve emekli olmuş. Bir tek abisinin oğlu vardı Gebze'de, arada bir gelip giderler, temizliğini, evin bakımını yaparlardı. Teyzem hastalandı bir gün, uzun tedaviler sonunda iyileşir gibi oldu tek başına yaşamına devam etti, ama uzun sürmedi bu. Geçen yıl iyice kötüleyince alıp götürdüler onu Gebze'ye. Çok üzüldü, çok etkilendi bu ayrılıktan, yaşadığı, sevdiği yerden ayılmak zorunda kalmaktan. Bir süre sonra buradaki evini de sattı artık dönemeyeceğini anlayınca. Bu, onu daha da yıktı. Gebze'ye ilk ziyaretine gittiğimde gözlerinin feri sönmüştü artık. "En çok seni göremiyorum diye üzülüyorum" demişti.
Dün öğrendim, hastanedeymiş, solunum cihazına bağlanmış, nefes almakta zorlanıyormuş.
Öyle utandım ki, öyle üzüldüm ki...
Geçtiğimiz Kurban Bayramı için söz vermiştim ziyaretine gideceğime, olmadı. Kendi dertlerimle öyle meşguldüm ki ve o sırada o kadar kötü durumdaydım ki gitme gücünü bulamamıştım kendimde. Gidemedim diye arayamadım da utandığımdan. Oysa arasaydım, iki laf etseydim ne olacaktı ki? Anlayışlı insandır teyzem, anlayacaktımutlaka.
Nitekim öyle de oldu. Bugün apar topar kalkıp gittim, telefonla olacak iş değildi artık. Nasıl sevindi beni gördüğüne anlatamam. "Kızım, ben senin sesini duyayım yeter, yaşadığını, sağlıklı olduğunu bileyim daha ne isterim. Gelemiyorsan ne kızarım ne sitem ederim, meşgulsün biliyorum" dedi.
Sarıldık uzun uzun, ben ağladım o ağladı, göz yaşlarmız sicim gibi aktı.
Kim bilir bir daha ne zaman görebileceğim onu? Görebilecek miyim orası da ayrı.
Bugün bir kez daha anladım ki, ertelememek gerek hiç bir şeyi. Sonra çok geç kalınmış olabiliyor.

Yorumlar

  1. Nurten'im çok duygulandım:(((iyi ki gitmişsin...umarım bir daha görüşürsünüz...sağlık, şifalar diliyorum kendisine...haklısın hiçbir şeyi ertelememek lazım insan pişman oluyor sonra...:(
    sevgiler canım

    YanıtlaSil
  2. Haberi duyar duymaz işi gücü bırakıp gitim. İyi ki gitmişim gerçekten. Umarım tekrar sağlıklı görürüm onu.
    Canım çok öpüyorum.

    YanıtlaSil
  3. Bence de "geç olmadan"...
    Lakin,
    Sizin yaptığınızı takdirle karşılıyorum...
    Yaşamın renklerini unutmadan...
    Geç kalmadan...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar