BİR KÜÇÜCÜK SİHİRLİ DEĞNEK

Yorgun, uykusuz ve sıkıntılıyım.
Ne yazacağımı bilmiyorum, ama oturdum işte yazımın başına.
Bir şeyler karalamalıyım diye.
Yazmadıkça küsüyor insan, yazası gelmiyor. Oysa yazdıkça mutlu oluyorum ben. Belki de son zamanlardaki huzursuzluğum yazmayışımdandır, kim bilir?
İki aydır o kadar yoğun bir iş temposu içindeyim ki; bir de hastalığım girdi araya tabi, biliyorsunuz böbrek taşlarım şaha kalktı sağolsunlar. 



Hiç bir sosyal hayatım kalmadı, bırakın sinema tiyatro, dışarıda yemek olayını falan, akrabalarımla bile görüşemez oldum. İşte çalıştığım yetmedi eve iş getirip gece yarılarına kadar çalıştım.
Aslında fiziksel olarak müthiş bir enerjiyle doluyum. Önüme ne iş gelse yaparım, dünyayı yerinden oynatabilirim. 
Benim ruhum yorgun ve bezgin.
İnsanlarla uğraşmak zor, yorucu, yıpratıcı. Her mesleğin kendine göre zorlukları var, benimkinin de öyle. Çalışmaktan şikayetçi olmadım hiç bir zaman, ama emeğinin karşılığını alamadığında bıktığını, bezdiğini hissediyor insan. Hep kendini düşünen, nalıncı keseri gibi kendine yontan insanlardan bıktım. Kendini hayatın merkezi gören insanlardan illallah dedim. 
Bir sihirli değneğim olsa, döndürüversem başımın üzerinde ve kurtulsam tüm bunlardan ne güzel olurdu. Acilen bunu diliyorum, bir mucize istiyorum. Görmek istemediğim insanlardan kurtulmak, çalışmak istemediğim insanları dünyanın öteki ucuna savuruvermek istiyorum. 
Bugün bir bankada memur kızla konuşuyordum. Herkesin işine yetişmekten helak olmuş bir haldeydi ve saat akşam üzerine yaklaştığı halde henüz öğle yemeğini yememişti. "Ne yapayım, merhametliyim ve herkese yardım etmeye çalışıyorum." dedi. Oysa onunla aynı işi yapan diğerleri çok rahattılar bu konuda, yapabildikleri kadar yapıyorlar kalan için hiç üzülmüyorlardı. Dışarıdan bakınca bu kızın yaptığı gereksiz fedakarlık gibi geldi bana. Düşündüm sonra; ben de böyleydim. Yapamadığım işler, yardım edemediğim kişiler için huzursuzluk duyuyor, kendimi yiyip bitiriyordum. 
İşte, sihirli değneğin bir de bu işe yaramasını istiyorum. Biraz bencillik versin bana, gereksiz fedakarlıklarda bulunmamı engellesin. Ben'i hatırlatsın bana. Kendi önemimi, değerimi.
Çok şey istemiyorum değil mi?
Bir küçücük sihirli değnek, o kadar...

Yorumlar

  1. Yazdıklarınızı okuyunca, öğretmenlik mesleğimde ben de aynen sizin gibi "sorumluluk" duygusu çerçevesinde kendimi deyim yerindeyse "helak" etmiş; maaşımın bir kısmını idareci olarak çalıştığım okulların ihtiyaçlarına; fakir ve yoksul öğrencilerin giyimlerine, ayakkabılarına harcamıştım. Eşim bu duruma hiç ses etmedi. Lakin yeri geldi üzüldüm. Yeri geldi destek göremedim. Kahroldum, hayata küstüm. Sırtında taşıdığın insanların darbelerine maruz kalınca insanın aklı başına geliyor. Lakin iş işten geçmiş oluyor. Değer bilmez, kadir kıymet bilmez insanlarla muhatap olmanın kahrediciliğine üzülüyor insan. Öyle anlar var ki. Yardımın dahi dokunmamıştır. Ama adam gibi adamdır karşındaki, yalan, dolan, üçkağıt nedir bilmez, mettir sana destek olur. Öyleleri de vardır ki. Destek olmuşsun, yardımına koşmuşsun. Fakat adamın umurunda bile değil. Günü birlik çıkar ilişkisini kendisine referans aldığını görürsün. Üzülürsün. İnsansın sen sonuçta. Yüreğin elvermez kimsenin ezilmesine, yıpranmasına. Yardıma koşarsın. Geceni gündüzüne katarsın. Lakin tek teşekkür alamazsın. Toplumun bu durumu beni bıktırdı artık. Şu son zamanlarda yaşananları gördükçe mideme kramplar giriyor. Bu arada geçmiş olsun. Ben de hastalığı atlatamadım tam olarak. Bir de bende terleme oluyor sık sık. Az biraz yürüdüğümde felaket ter oluyor. Mayısın ikisinde göğüs hastalıklarına gitcem. bakalım ya hayat devam eder. Ya da göçüp gideriz bu dünyada:))) Selam ve saygılar.

    YanıtlaSil
  2. Yazdıklarınızı okuyunca, öğretmenlik mesleğimde ben de aynen sizin gibi "sorumluluk" duygusu çerçevesinde kendimi deyim yerindeyse "helak" etmiş; maaşımın bir kısmını idareci olarak çalıştığım okulların ihtiyaçlarına; fakir ve yoksul öğrencilerin giyimlerine, ayakkabılarına harcamıştım. Eşim bu duruma hiç ses etmedi. Lakin yeri geldi üzüldüm. Yeri geldi destek göremedim. Kahroldum, hayata küstüm. Sırtında taşıdığın insanların darbelerine maruz kalınca insanın aklı başına geliyor. Lakin iş işten geçmiş oluyor. Değer bilmez, kadir kıymet bilmez insanlarla muhatap olmanın kahrediciliğine üzülüyor insan. Öyle anlar var ki. Yardımın dahi dokunmamıştır. Ama adam gibi adamdır karşındaki, yalan, dolan, üçkağıt nedir bilmez, mettir sana destek olur. Öyleleri de vardır ki. Destek olmuşsun, yardımına koşmuşsun. Fakat adamın umurunda bile değil. Günü birlik çıkar ilişkisini kendisine referans aldığını görürsün. Üzülürsün. İnsansın sen sonuçta. Yüreğin elvermez kimsenin ezilmesine, yıpranmasına. Yardıma koşarsın. Geceni gündüzüne katarsın. Lakin tek teşekkür alamazsın. Toplumun bu durumu beni bıktırdı artık. Şu son zamanlarda yaşananları gördükçe mideme kramplar giriyor. Bu arada geçmiş olsun. Ben de hastalığı atlatamadım tam olarak. Bir de bende terleme oluyor sık sık. Az biraz yürüdüğümde felaket ter oluyor. Mayısın ikisinde göğüs hastalıklarına gitcem. bakalım ya hayat devam eder. Ya da göçüp gideriz bu dünyada:))) Selam ve saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam sizi çok iyi anlıyorum. Karşılığını alamasak da, alamayacağımızı bilsek de duramıyoruz yardıma koşmaktan.
      Geçmiş olsun tekrar. Ancak bu karamsarlık niye? Durun bakalım daha, Allah gecinden versin. Siz kontrollarınızı yaptırın, mutlaka iyi olacaktır eminim.
      Selam ve saygılarımla.

      Sil
    2. Bilmem içimde bir sıkıntı var atamadığım. İstanbul benim için zor bir yer. Hele hele Şirinevler berbat bir yer. Sizin oralar gibi sakin değil. Bir avuç yeşil alan yok. Şehnaz Hanımla karşılaştım geçenlerde. O da burada oturuyor. Lakin o alışmış buralara. Ben yerine göre çevrede insanlarla diyalog içerisinde olmaya alışmışım. Burada imkansız . Bakalım sonuç ne olacak. Teşekkürler.

      Sil
  3. Nurtenciğim, okuyamama, yazamama hastalığı uzun süredir bende de var canım. Biliyorsun ben de uzun süredir griptim. Onun da etkisi vardır mutlaka ama, daha fazla son dönemlerde toplum olarak maruz kaldığımız, toplumumuzu can damarından yaralayan, adeta şok etkisi yaratan olayların üzerimizde yarattığı olumsuz etki, bu isteksizlikte çok fazla etkili diye düşünüyorum. Aslında tam tersi olması gerekiyor. Bu durum benim mizacıma ters onu da biliyorum...
    Geçici bir durumdur inşaallah... Canım hastalığının düzelmesine sevindim. İş konusuna gelince; çalışmayı çok seviyorsun o konuda yapılacak pek bir şey yok sanırım. Mükemmelliyetci yapıdaki insanların ortak sorunu...:))
    Nurtenciğim öptüm seni, sevgilerimle.
    NOT; Hüseyin Hocam Allah gecinden versin. Bu ülkenin sizin gibi değerli, idealist insanlara çok fazla ihtiyacı var...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Geçicidir Hanife'cim, geçicidir. İnşallah gene eski düzenimizde burada yerimizi alacağımızdan eminim ben.
      Aah, bu mükemmeliyetçi yapı, böyle yetiştirildik ne yapalım?
      Ben de seni çok öpüyorum canım.

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar