HÜNKAR KASRI (YENİ CAMİ EMİNÖNÜ)

İstanbul'da yaşayıp Eminönü'ne yolunuz düştüyse en az bir kez, mutlaka önünden geçmişsinizdir Yeni Cami'nin. Yeni Cami külliyesi içinde bir de Hünkar Kasrı vardır, bunun da önünden geçmişsinizdir mutlaka. Ne olduğunu belki fark bile etmeden. Bir de benim gibi yıllardır önünden geçip merak edenler vardır tabi.

2004 yılında İstanbul Ticaret Odası'nın başlattığı restorasyonla bir kaç yıl önce ziyarete açıldı. İlk kez bu yıl görmek kısmet oldu. Giriş sergi salonu olarak düzenlenmiş. zaten sadece sergi zamanları ziyarete açık olduğunu öğrendim. Oysa her zaman açık olmalı burası. İstanbul'un saklı hazinelerinden biri çünkü.
1980 öncesi gıda kuyrukları vardı, et, balık, tüpgaz, Sana yağı, zeytinyağı, hatırlayanlarınız vardır. Bir sabah, daha gün doğmadan ilk vapurla geçmiştik Eminönü'ne, Vakıflar Zeytinyağı satılırdı Hünkar Kasrı'nın bitişiğinde. Oradaki kemerin altından da geçip varılabiliyor kasra. İlk o zaman görmüşüm, fakat ne olduğunun farkında değildim elbette, çocuk sayılırdım.
Yeni (Valide) Cami Külliyesi'nin inşaatını III.Murat'ın karısı Safiye Sultan başlatmış 1589 yılında. Fakat Külliye bitmeden ölünce yarım kalıp yıllarca beklemiş. 1661 yılında IV.Mehmet'in (avcı) annesi ve aynı zamanda Kösem Sultan'ı öldürten gelini Hatice Turhan Valide Sultan tarafından yapımına tekrar başlanmış ve 1663 yılında bir cuma namazı sonrası açılmış. Külliyenin muhtemelen Safiye Sultan Camii ve Külliyesi olacak olan adı, başka bir valide sultan tarafından yapımı tamamlattırılınca Yeni (Valide) Sultan Camii ve Külliyesi olmuş.
Yapımına Mimar Sinan'ın öğrencisi Davut Ağa ile başlanmış, Mustafa Ağa tarafından bitirilmiş.
Külliyenin ana yapıları, Cami, Mısır Çarşısı, Türbe ve Hünkar Kasrıdır.
Hünkar Kasrı, padişah ve ailesinin bazen namaz öncesi bazen namaz sonrası ya da özel dini günlerde ibadet ve istirahat etmesi için kullanılırmış. Has Oda, Valide Sultan Odası, bir sofa ve tuvaletten oluşan küçük bir yapı. Padişahın camiye geçebilmesi için de gizli bir geçit yapılmış. Yüksek tavanlı, her yeri çini kaplı, vitray pencere camlı, görkemli bir kapıya sahip olan, 17.yüzyıl Osmanlı kasırlarının en ihtişamlılarından biri.

Ziyaretimizde ÇERAĞ adı verilen bir sergi vardı. Küçükçekmece Belediyesi'nin Geleneksel Sanatlar Akademisi Proje Grubu öğrencilerinin mezuniyet eserleri sergileniyor. 24 kasıma kadar sürecekmiş, bilginiz olsun, harika!
Görkemli giriş kapısından içeri girince asıl giriş kapısına giden yukarı doğru eğimli yolda sağlı sollu sergilenen eserlere bakarak ilerliyorsunuz. Size verilen galoşlarla asıl binaya giriyorsunuz. Sonrası bir çini şöleni gibi. Ağaç işçiliği ve el işçiliği muhteşem. Burada da çalınan çini hikayeleri var maalesef her dönemde olduğu gibi. Bir kısmı bulunmuş ve İstanbul Ticaret Odası tarafından satın alınıp getirilmiş. Ödüllü bir restorasyon olduğu yazıyor, öncesini bilmediğim için fikir yürütemiyorum tabi.
Çıkışta hemen sağda eski sanatlar atölyeleri vardı, biz cam atölyesini gezdik. Oldukça güzel ürünler vardı ve fiyatları da çok uygundu.
İstanbul bitmiyor; ömür biter ama, bu şehrin gezilip görülecek yeri bitmez. Fırsat yaratıp yollara düşmeli.



                                                                                                                             

Yorumlar

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar