BEN ÇAĞIRMADIM

29 aralık 2017 cuma akşamı, Şehir Tiyatroları'nın Üsküdar Musahipzade sahnesinde, meslektaşlarımız ve aileleriyle seyrettiğimiz oyunun adı BEN ÇAĞIRMADIM.
Daha önce de sözünü ettim, bu sezon çok talihsiz geçiyor. aslında Haldun Taner'in AY IŞIĞINDA ŞAMATA oyununa gidecektik bu akşam. İnanır mısınız tam son gün Şehir Tiyatroları'ndan bir mesaj geldi ve başrol oyuncusunun rahatsızlığı nedeniyle oyun iptal edildi.
Biletlerimiz askıya alındı ve yerine BEN ÇAĞIRMADIM oyununun oynanacağı, istersek askıya alınan biletlerimizi bu oyunda ya da başka bir oyunda kullanabileceğimiz belirtildi. Aynı durum geçen ay da başımıza gelmişti. Tamam, yerine konan oyunları seyrediyoruz ve çoğumuz beğeniyor, ancak insan belli bir oyuna şartlanıyorken aniden böyle bir sürprizle karşılaşınca pek de hoş olmuyor. En zoru da o biletleri askıdan alıp yeni oyuna yönlendirince kısıtlı zaman içinde insanlara bilgi vermek, oturulacak koltukları tekrar ayarlamak vs.
Bu sezon böyle, yapacak bir şey yok. BEN ÇAĞIRMADIM adlı oyunu seyretmek varmış kaderde.
'Kaderde' deyince kötü olduğu sanılmasın. Bir çoğumuzun "İyi ki bu oyuna gelmişiz" dediği kadar güzeldi.
Sahne dekorundan komedi unsuruna kadar her ayrıntının özenle hazırlandığı bir oyundu. Oyuncuların performansları oyunu hiç sıkılmadan seyretmemizi sağladı.
Fakat,
Daha birinci perdenin ortalarında ön sıralardan bir kendini bilmezin yüksek sesle "Bu ne kardeşim böyle? Tempo istiyoruz tempo" diye bağırarak salondan karısıyla birlikte çıkması nasıl bir şeydi Allah'ım? Bunca yıldır tiyatro seyircisiyim böyle saygısızlık görmedim. Herkes oyunu beğenmek zorunda değil elbette, ancak canlı performans sergileyen oyuncuların bütün dikkatini dağıtacak, morallerini bozacak, oyunu aksatacak bir biçimde salondan çıkıp gitmek görgü kurallarına da aykırıdır aynı zamanda. Nitekim oyunu beğenmeyen diğer bazı seyirciler birinci perde bitiminde sessizce çıkıp gittiler.
Son yıllarda hep rast geldiğim bir durum olmaya başladı; konser, sinema yahut tiyatroda cep telefonlarının sesini kapatmamak, hatta gelen çağrıya cevap vermek, yüksek sesle konuşmak.
Bu, emeğe büyük saygısızlıktır. Kültür sanat adabından bihaber olmaktır. İnanın çok üzülüyorum. Toplum hayatının her alanında böyle olmaya başladı. "İnsanlar artık kendine bile saygı duymuyor ki başkasına duysun" cümlesini o kadar çok kurmaya başladım ki...


Oyuna dönsek iyi olacak sanırım.
Sonu oldukça sürprizli bir oyun.
Yazacağı romana konu arayan Mithat ve eşi Leyla'nın başından geçenler anlatılıyor. Bir akşam yemeğine yakın arkadaşları bir çifti ve doğa üstü güçleriyle ün salmış bir medyum olan Madam'ı çağırırlar.  Hem yeni romanı için bol malzeme toplamak hem de arkadaşlarıyla güzel bir vakit geçirmek isteyen Mithat'ı kötü bir sürpriz bekliyordur aslında. Madam'ın yönettiği ruh çağırma seansını bitirdikten sonra Mithat ile eşi Leyla'nın tüm hayatları birdenbire değişir.
Normal seyrinde sürüp giden bir hayatın küçük bir olayla nasıl değişebileceğini göstermesi açısından son derece başarılı bir oyun. Şarkı ve danslar (özellikle Madam) muhteşemdi.
Oyunun sonunda ise başrol oyuncusu Tolga Yeter'in biz tüm seyircilere hitaben yaptığı değişiklik ve teşekkür açıklaması, seyirciye duyduğu saygının büyüklüğünü göstermesi açısından çok önemliydi bence.

Biz çok eğlendik. Yeni yıl hediyesi saydım oyunu kendim için.


OYUNUN ADI:  Ben Çağırmadım.
YAZAN : Noel Coward
ÇEVİREN: Reşiha Vafi
UYARLAYAN: Vasfi Rıza Zobu
YÖNETEN: Engin Gürmen
OYUNCULAR: Neşe Ceren Aktay, Tolga Yeter, Engin Gürmen, İrem Arslan, Betül Kızılok Bavli, Pelin Budak, Aslı Seçkin.


NOT: Yıllar önce Madam rolünü çok sevgili ADİLE NAŞİT oynamış. Allah rahmet eylesin.

Yorumlar

Popüler Yayınlar