GÜNLÜKLERİMİ OKUDUM
İşyerimde tadilat var. Duvar kırılmasından boya badanaya, perdeye parkeye kadar.
Eşyalarımı toparladım bugün. Toparlarken bazı şeyleri eve götürmem gerekti, günlüklerim de buna dahil.
Ustalar bugünkü işlerini bitirdikten sonra eve döndüm. Döner dönmez kendime bir kahve yapıp oturdum bir kaç defter tutan günlüklerimi okumaya.
İki defter gün takip ederek yazıldı, birini kendim almıştım yıllar önce, diğerini ise arkadaşım hediye etmişti.
Öteki defterler ise bildiğiniz okul defteri ve bunlardaki yazılar günlüklerimin elimin altında olmadığı zamanlarda yazdıklarım. Önce bunlardan başladım, sonra hemen hepsini gözden geçirdim.
Çok ilginç biliyor musunuz günlük okumak. Basbayağı geçmişe gidiyor, unuttuğunuz ne varsa bir bir hatırlıyorsunuz.
Yıllar yılı bir dolu şey yaşamışım, bir sürü olay geçmiş başımdan. Okudukça kâh güldüm, kâh daraldım. Ama en çok şaşırdım. Çünkü gördüm ki, ben hiç değişmemişim. Hiç ama hiç.
Yaşım ha yirmi beş ha kırk altı, hiç bir şey fark etmemiş. Elbette yaş aldıkça dünyaya ve insanlara bakış açım değişmiş, ama karakter özelliklerim hiç değişmemiş. Çünkü bakıyorum da o zaman da aynı şeylere üzülüyor aynı şeylere seviniyormuşum. Küçük şeylerden mutlu oluyor, yine küçücük, incir çekirdeğini doldurmayan şeylerden mutsuz oluyormuşum. Gerçi çabucak geçiyormuş mutsuzluğum, buluyormuşum ufacık da olsa mutlu olacak bir şey. Şimdilerde bunu kolay beceremesem de...
Papatya falı gibi benim günlükler. Çok güldüm çok. Yalnızca tarihler değişmiş sanki, duygu ve düşüncelerimin altına on sene sonrasının tarihini de atabilirim yani, fark eden bir şey olmaz.
İyi oldu bu, tadilat işi yani; günlük okumak pazar günümü şenlendirdi. Şarkılar, türküler, danslarla geçirdim akşam üzerimi.
Eşyalarımı toparladım bugün. Toparlarken bazı şeyleri eve götürmem gerekti, günlüklerim de buna dahil.
Ustalar bugünkü işlerini bitirdikten sonra eve döndüm. Döner dönmez kendime bir kahve yapıp oturdum bir kaç defter tutan günlüklerimi okumaya.
İki defter gün takip ederek yazıldı, birini kendim almıştım yıllar önce, diğerini ise arkadaşım hediye etmişti.
Öteki defterler ise bildiğiniz okul defteri ve bunlardaki yazılar günlüklerimin elimin altında olmadığı zamanlarda yazdıklarım. Önce bunlardan başladım, sonra hemen hepsini gözden geçirdim.
Çok ilginç biliyor musunuz günlük okumak. Basbayağı geçmişe gidiyor, unuttuğunuz ne varsa bir bir hatırlıyorsunuz.
Yıllar yılı bir dolu şey yaşamışım, bir sürü olay geçmiş başımdan. Okudukça kâh güldüm, kâh daraldım. Ama en çok şaşırdım. Çünkü gördüm ki, ben hiç değişmemişim. Hiç ama hiç.
Yaşım ha yirmi beş ha kırk altı, hiç bir şey fark etmemiş. Elbette yaş aldıkça dünyaya ve insanlara bakış açım değişmiş, ama karakter özelliklerim hiç değişmemiş. Çünkü bakıyorum da o zaman da aynı şeylere üzülüyor aynı şeylere seviniyormuşum. Küçük şeylerden mutlu oluyor, yine küçücük, incir çekirdeğini doldurmayan şeylerden mutsuz oluyormuşum. Gerçi çabucak geçiyormuş mutsuzluğum, buluyormuşum ufacık da olsa mutlu olacak bir şey. Şimdilerde bunu kolay beceremesem de...
Papatya falı gibi benim günlükler. Çok güldüm çok. Yalnızca tarihler değişmiş sanki, duygu ve düşüncelerimin altına on sene sonrasının tarihini de atabilirim yani, fark eden bir şey olmaz.
İyi oldu bu, tadilat işi yani; günlük okumak pazar günümü şenlendirdi. Şarkılar, türküler, danslarla geçirdim akşam üzerimi.
Nurtenciğim, hani derler ya; "bir insan 7 sinde ne ise 70 inde de aynı" olurmuş. Yaş ilerledikçe insanın hayata bakış açısı, olayları değerlendirme teknikleri değişse de vereceği tepki aynı oluyor. Yani mizacı değişmiyor.Canım iyi de etmişsin. İnsan bazen böyle plan yapmadan rast gele bir gün geçirmek istiyor.
YanıtlaSilOrtaokulda iken mi, ne ben de tutmuştum günlük. Sonrasında devam ettiremedim. yazını okuyunca keşke devam ettirseydim dedim. Ama o zamanlarda yazı yazmayı çok sevmiyordum.:)
Canım güzel olmuş bu tadilat işi. Sende kafana göre bir gün geçirdin..
sevgiler canım. esenlikler diliyorum.
İnsanı en çok mutlu eden, plan yapmadan rast gele yapılan şeyler galiba. Benim çok hoşuma gitti bu, keyfimi yerine getirdi.
SilSen de esen kal canım, çok öpüyorum Hanife'ciğim.
Geçmişi hatırlamak güzel bir duygu olsa gerek...
YanıtlaSilHele de kendi kaleminden yazılanları okuyunca...
Kendi kişisel tarihimi okumak gibi bir şey hocam.
SilGerçekten çok keyifli. Bazı üzücü olaylara bile şimdi gülerek bakabiliyor insan.
Hanife'ciğime katılıyorum, insanın temel bakış açısı değişmiyor, günlüklerimi hep yırttım attım ben, huyum öyle, blog yazılarımın da çoğunu siliyorum sonradan...hatta en sonunda tüm blogumu kapatıyorum (biliyorsun zaten) sen ne güzel atmamış, saklamışsın. Bence doğrusu da bu.
YanıtlaSilSevgilerimle öptük Nurten'im..
Huyunu bilmez miyim?:)))
SilBen kıyamıyorum emeklerime. Blogcu'daki yazılarımı sildiğimde bilgisayara kaydını yapmıştım önceden. Duruyor hepsi.
Benden de size öpücükler canım.