BİR FİLİZ VARDI VE EDEBİYATIN KIRK AYAKLI KARINCASI


İki kitap var çalışma masamın üzerinde.
Bereketli Topraklar Üzerinde adlı romanı ile tanıyıp hayranı olduğum Orhan Kemal'in Bir Filiz Vardı adlı romanı ve edebiyat eleştirmeni, inceleme yazarı Asım Bezirci'nin Orhan Kemal adlı inceleme kitabı.
İkisini de aynı gün aldım..



Roman beni şaşırttı açıkçası. Orhan Kemal yine işçiyi, yoksulu, emek mücadelesini yazmış, ama önceki romanlarından farklı bir şey çıkmış ortaya. Daha fazla aşk ve cinsellik işlenmiş. Son yıllarının ürünü olan ve geçim sıkıntısı çektiği dönemlerinde yazıldığı için biraz da ticari bakışa bağladım ben bunu. İstanbul'da bir gecekondu bölgesinde, 1960'lı yılların başında, artık işsiz olan üç çocuklu bir arabacının en büyük kızı Filiz'in hikayesi.
Kahramanlar arasında kendisinin olduğunu çok belli eden, bu hikayenin çok içinde olduğunu gösteren sayfalar koymuş romana Orhan Kemal. Elbette her yazar yaşadıklarından süzülenleri yazar. Gözlemlerini ve tecrübelerini ekleyip oluşturur eserini. Ancak bu kadar bariz olunca pek de iyi olmuyor doğrusu.
Gerçi okurken şaşırmakla birlikte merakımı da yenemedim. Hemen hepimizin içindeki dedikoduya meyilli yanım ortaya çıkıp, yazarın hayatı hakkında daha kapsamlı bilgiye ulaşmak için çalışma (!) yaptım.
Tabi ki önce elimdeki Asım Bezirci incelemesini taradım. Orhan Kemal'in hayatı ve eserlerinin tüm detaylarıyla anlatıldığı bu kitap tam bir hazine.
Ve buldum (!) evet. Filiz, yazarın son yıllarında aşk yaşadığı kızlardan biri.
Önceki yazılarımdan birinde sevdiğim yazarların hayatını öğrenmenin hiç de iyi olmadığını, bazen büyünün bozulduğunu yazmıştım. Özellikle erkek yazarların.
Muhteşem eserler verip edebiyatta, okurlarının gözünde saygın bir yer oluştururken ailelerinin, özellikle eşlerinin bu süreçte yaşadığı sıkıntı ve acıların büyüklüğünü öğrenmek bendeki büyüyü bozuyor(du).
Şimdi böyle düşünmüyorum.

Yazarların, sanatçıların, aydınların düzenli bir hayatı olsa, gani gani mutlu olsalar, refah içinde yüzseler, acı neyin bilmeyip masa başında eser üretseler kalıcı olurlar mı?


Orhan Kemal, tanıdığı insanları, bildiği çevreyi ve yaşadığı sıkıntıları yazdı hep. Bunu yaparken işçiden, yoksuldan kısaca emekten yana tavır aldı. Asla karamsar olmadı, en kötü insanın içinde bile iyi bir yan bulunduğuna ve kötülüğü bir takım toplumsal şartların yarattığına inandı.

Bir Filiz Vardı, çabucak okuyup bitirdiğim, okurken şaşırdığım, ama yeni bir bakış açısı edindiğim bir roman oldu.

Asım Bezirci'nin Orhan Kemal incelemesi ise yirmi iki yıl önceki büyük acıyı yeniden içimde yaşamama neden oldu.

2 Temmuz 1993 Madımak Oteli katliamında yitirdiğimiz bu büyük aydının hayatını kana kana su içer gibi okudum. Kitaplığımda onun yazdığı ne çok kitap varmış Orhan Kemal dışında; Sabahattin Ali, Nazım Hikmet, Nurullah Ataç vs. Ama onun hayatını anlatan bir tek kitap bile yok.
İnternet sağolsun, ne ararsan buluyorsun. Saatlerce aradım, taradım, okudum.
Adnan Özyalçıner'in hazırladığı EDEBİYATIN KIRK AYAKLI KARINCASI adlı anı ve biyografi kitabına rastladım.

Çok çalışkan, üretken bir yazar olduğu için karınca derlermiş Asım bezirci'ye.
Ayrıca Asım Bezirci'nin aynı zaman da muhasebeci olduğunu da biliyor muydunuz? Meslektaşmışız yani. Ben de bir kaç ay önce öğrenmiştim. Edebiyat Fakültesi mezunu olmasına rağmen geçim sıkıntısından muhasebecilik yapmış ve Unilever fabrikasından emekli olmuş.
Muhasebenin kendisine kattıklarını ise şöyle özetlemiş:

"Nitekim yazar olarak birçok yararı dokundu bana. Örneğin, ölçülü davranmayı, yanlışlıktan korkmayı, belgeye dayanmayı, aklını kullanmayı, duyguculuğa kapılmamayı ve gerçekçi, düzenli, dengeli, tutarlı olmayı muhasebe öğretti bana. Savunduğum ve uygulamaya çalıştığım nesnel, bilimsel eleştiri anlayışımın güçlenmesine yardım etti. Az şey mi bu?"

Yazımı yazarken ara verip Hatice ablama gitmem gerekti. Sohbet sırasında Asım Bezirci ile ilgili yazı yazdığımı söyleyince öğrendim ki Hatice ablam, Asım bey ve özellikle eşi Refika hanım ile yakın dostmuş. Bir anda o günlere gitti, gözleri parladı. "Ağzından bal damlayan, dili tatlı bir adamdı." dedi. Bostancı'da Hatay Lokantası'ndaki edebiyat söyleşinde tanıdığını ve Asım beyin çok da güzel saz çaldığını söyledi.


Orhan Kemal gibi işçiden, emekten yana duruşu ve hayat tarzı olan bu güzel insanı 2 Temmuz 1993 günü, Hacı Bektaş Kültür Sanat Festivali etkinliği kapsamında geldiği Sivas'ta 33 yazar, ozan, düşünür ve 2 otel çalışanı ile birlikte yaktılar.

Yaşasaydı kimbilir daha ne güzel eserlere imza atacaktı o KARINCA...

Benim burada sözüm bitiyor, böyle durumlarda katılıp kalıyorum.
Yorumu size kalmış.




Yorumlar

Popüler Yayınlar