KONYALI'DA BİR CUMARTESİ


Cumartesi sabahı çok da keyifli kalkmadım yataktan.
Bazen böyle oluyor. Neden oluyor? Oluyor işte, bilmiyorum.
Oğlumun uyanmasını beklerken bir kaç iş hallettim evde. Dolapları düzenlerken gözüm çarptı; en sevdiğim elbisemdi, Yıllar önce Kapalıçarşı'dan almış, ne çok giymiştim; defalarca yıkamış, ütülemiş, giymiş ve eskitmiştim. Hemen, hemen gidip aynısını bulamasam da bir benzerini bulup almalıydım. Oğlum uyandı, daha afyonu patlamamışken umutsuzca, "Hadi oğlum kalk Kapalıçarşı'ya gidelim, kahvaltını da güzel bir yerde yaptırırım." dediğimde yüzüme tuhaf tuhaf baktı. Ama hayrettir kabul etti.



İlk durak Sirkeci, oradan tramvaya binip Beyazıt'a çıkacağız. Öncesinde ise verdiğim kahvaltı sözü vardı. Konyalı'nın kapısından adım attık. Aaa o da ne? Ben pastane ürünlerini beklerken karşımda yayvan yemek kazanları içindeki yemekleri buldum. "Ne oldu buraya?" diye bir çığlık atmışım, garsonlar bana döndü, "Siz epeydir uğramıyorsunuz galiba." deyip anlattılar. Daha içerlek olan yan sokaktaki lokantayı buraya taşımışlar, orayı kapatmışlar, pastaneyi de hemen iki dükkan ileride yeni bir yere kondurmuşlar. İkisi de cadde üzerinde olmuş yani.

Eski pastane şimdiki lokantayı gezdirdim oğluma önce. Tabi ki hiç susmadan eski günlerimi anlatarak.
"Bak, şu gördüğün yuvarlağın etrafında bar tipi tabureler vardı, duvarlarında Konyalı'da yemek yiyen ünlülerin (Atatürk ve İngiltere Kraliçesi II.Elizabeth dahil) yazdığı memnuniyet yazıları vardı. Ben hemen her öğlen çorbamı içip salatamı yerken bunları okurdum. İşte tam şurada pizza bölümü vardı, neydi çocuğun adı unuttum, bir pizza yapıp servis ederdi, sanırsın pizza akrobatı, animatörü ne dersen de. Lezzeti de harikaydı haa, ayda bir falan düzenimi bozup dayanamaz yerdim. Çok da hoşsohbetti. Burada mıdır acaba hâlâ?"

Konuşa konuşa çıkıp pastane bölümünü bulduk. Kapıda bizi karşılayan, yıllar öncesinden gelen tanıdık bir yüzdü. O da beni tanıdı, başladık sohbete. Pizzacı çocuk hâlâ pizza yapmaya devam ediyormuş, henüz gelmemiş. Çocuk dediğime bakmayın, kaç yıl geçti aradan, onun da yüzüne zamanın çizgileri düşmüştür mutlaka; tıpkı konuştuğum, fakat ismini hiç bir zaman bilmediğim bu tanıdık yüz gibi.

Yiyeceklerimizi alıp üst kata çıktık. Aman Allah'ım bu ne müthiş manzaraydı böyle. Yaşlı bir adam dışında kimse yoktu, bu daha da güzeldi. Yaşlı adama "Afiyet olsun" diyerek pencere önündeki en güzel masalardan birine oturduk. Mütemadiyen konuştuğum için, yemeğini yerken beni dinlemek zorunda kalan oğluma bu asırlık lokanta ve pastaneye yemek yemeğe gelen insanların (tabi eskiden) nasıl kibar, nasıl görgülü, düzgün giyimli olduklarını falan anlatıyorum. Oktavı yüksek sesim ulaşmış olacak ki, yaşlı adam da bize katıldı. O da eski müdavimlerdenmiş, "Arada bir gelip nostalji yapıyorum." dedi. Kısa, ama çok güzel bir sohbet sonrası kalktık. Girişteki tanıdık yüzle ve diğer personelle vedalaşıp çıktık. Kapıda, oğlum yüzüme baktı ve, "Anne çok mutlusun değil mi?" dedi. Çok, çok mutluydum, o an bana dünyaları verseler bu kadar mutlu olamam gibi geldi.

Pizzacımın bir fotoğrafını buldum:)

Tramvaya binip Beyazıt'a çıktık. Önce Sahaflar'ı gezdirdim gönülsüz oğluma. Fesciler Kapısı'ndan da giriş yaptık sonra Kapalıçarşı'ya. Epey dolaştık, sokak sokak gezdik. En son çayımızı da içip aynı yolla Üsküdar'a döndük.

Elbise mi?

İstediğim tarz elbiselere sadece bir dükkanda rastladım, giydim çıkardım, giydim çıkardım, içime sinmedi. O elbiselerden birini alacak olduğumu düşünen oğlumun şaşkın bakışları içinde "Hayırlı işler" dileyip çıktım.

Zaten elbisenin de bir önemi kalmamıştı, Konyalı benim keyfimi fazlasıyla yerine getirmişti.

Param da cebime kalmıştı. (!)

Yorumlar

  1. Yine güzel bir yazı ile rahatlattınız. Okurken inan Konyalı'ya gidiyor sanırsın. Afiyet olsun öncelikle. Sahafların olduğu Beyazıt'ta 3 yıl içinde bir kez gittim. Aslında İstanbul'a halka yabancıyım. Sanırım bu yabancılık hiç bitmeyecek. İstanbul bana çok uzak geliyor her nedense. Bir türlü ısınamadım. Çıkar ilişkilerinin vıcık vıcık boy attığı ana arterlerine.

    YanıtlaSil
  2. Konyalı hala duruyor demek:) iyi buna sevindim Nurten'im...afiyet bal olsun ikinize de :) sevgiler iyi bayramlar öptüm.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar