KİMLER GELDİ KİMLER GEÇTİ.


"Nurten!" diye bir ses duydum, dönüp baktım arkama. Saçı ve kirli sakalı beyazlamış orta yaşlı bir erkek. Soran bakışlarıma, "Tanımadın mı beni? diye karşılık verdi. Tanıyordum ben bu yüzü, ama çıkaramadım birden. "Milas Han'dan" deyince biri sorsa saatlerce düşünüp hatırlayamayacağım ismi pat diye düştü dudaklarımdan. "Ahh! Servet" dedim.
Osmanbey'deki bu sokaktan kaç kez gelip geçtim de görmedim hiç, yıllardır buradaki çay ocağını işletiyorlarmış. Hoş, o da beni görmemiş şimdiye kadar.



Büyük Milas Han, Cemal Nadir Sokak, Cağaloğlu, Sirkeci, kitapçılar, vapurlar...
Hey gidi...

Bir kaç gündür iyice sıkkındı canım. Neden olduğunu tam bilemediğim bir isteksizlik, yorgunluk başımın üstünde yüklü bir bulut olmuş dolaşıyordum. Sabahları uyanmak zor, geceleri uyumak daha zor, sersem sepelek halde gezdiriyordum kendimi sokaklarda. En sevdiğim yerlere gitmek, en sevdiğim şeyleri yiyip içmek, en sevdiğim yazarın kitabını okumak beyhude bir çaba oldu günlerce, kendimi kendime getirmek için.
Bir gün önce can arkadaşımla Kadıköy'de iki tek atıp rengarenk dünyama geri dönmüştüm. Ve ertesi sabah Servet, bana seslendi. Ne iyi etti de seslendi.

Güngör beye yazık olmuştu; zavallı halde ölmüştü. Orhan'ı görüyor muydum? Hoppala! Hadi bakalım, hatırla şimdi Orhan kim? Nuri dayının oğlu Orhan canım. Nereden göreyim ben, kardeşleri görmüyor onu. Ne de güzeldi ilk karısı, nasıl yazık etti. Nurcan da evlenmiş öyle mi? Hüseyin bey Ahmet bey nasıllar? Buraya gelmişti bir kere Hüseyin bey. Dur, bir de ben sorayım, Yalçın ne yapıyor? Haaa, iyi bari işi gücü var yani. Siz handan ayrıldıktan beri burada mısınız? Burdayız ya, o zamandan beri burdayız; çok güzeldi be o günler Nurten? Hiç gittin mi sonra? 

Gittim tabi, gitmez miyim? Anlatılamaz bir hisle dolaştım koridorları, oda oda baktım, kimler çalışıyor şimdi buralarda diye. Sevim hanım yoktu, yerine yine bir muhasebeci gelmişti. İhracatçı Necati bey belki ölmüştü sormadım. Kökten Tekstil'in yerinde yeller esiyordu, Güngör beyden sonra zaten pek iş yapmadılar galiba. Alt kattaki Sabri beyi arada sırada Üsküdar'da görüyorum, sanırım bir o kaldı eskilerden handa bir de odacı Turgut. Beni görünce hem şaşırdı hem sevindi. Tüm yeniden karşılaşan eski tanıdıkların yaptığı gibi ne varsa konuştuk eskilerden. Hepsi iyi insanlardı. Gözyaşlarımı tutarak ayrıldım.

O kadar çok kişi giriyor ki insanın hayatına yıllar boyunca. Zaman zaman bir ses, bir gazete haberi, bazen bir şarkı hatırlatıveriyor onları.

Kimler geldi kimler geçti benim de hayatımdan, neler yaşadım neler gördüm. Ama hiç bir dönemi sevmedim Milas Han'daki kadar.

Servet'e "Allahaısmarladık" dediğimde hayat yine çok güzeldi.

Yorumlar

  1. Eski arkadaşlıklar, sıcak dostluklar, içtenlik unutulmuyor. Şimdi herkes kendi gailesinin peşinde ve ne dostluk kaldı, ne komşuluk:(
    Sevgilerimle, Bücürük'le öptük:)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar