BİR ŞARKI DÖNÜYOR KAFAMDA


'Nasıl geçti habersiz o güzelim yıllarım' şarkısını çocukken ne çok söylerdim.
Anlamını bilmeden, melodisine hayran.
Yıllar öğretiyor, istersen diren, öğreniyorsun bir şekilde; yıllar nasıl da geçiyor habersiz, o saçlarından yakaladığın bahar nasıl da değişiyor.



Yeniden Ankara. Yeniden tren, bir farkla, yüksek hız!
On altı yıl önce yine bir mayıs ayında gitmiştik üç kadın. Tandoğan'daki Fikret Otyam dostu bir kırtasiyeciden aldığımız haritalı Ankara rehberi ile hiç bilmediğimiz Ankara'yı keşfe çıkarken ne çok heyecanlıydık.
Şimdi yine, ikisi başka üç kadın, artık keşfedilecek çok da yeri kalmamış Ankara'dayız. Birimiz ilk kez, ikimiz çok kez gördüğümüz Anıtkabir'de Ata'nın evindeyiz.
Heyecan arıyorum içimde; Atatürk'ün huzuruna çıkıp dua ve teşekkür ettiğim, müzenin Kurtuluş Savaşı panoramalarına bakıp bakıp duygulandığım anlar hariç heyecanın zerresi yok bende. Üstelik bu kez günübirlik değil yatılıyız, otelimiz güzel, vaktimiz bol. Ama ruhum dar.

Ankara'da Anıtkabir'i, İkinci Meclis binasını, yollarını, çarşılarını kafamda hep bu şarkı ile dolaşıyorum.

Pek de kimsenin sevmediği, burun kıvırdığı, en çok sevilen yanının İstanbul'a dönüş olduğunun hep söylendiği Ankara'yı çok severim oysa. Bu başka bir şey, engel olamadığım başka bir duygu. Elbet düzelecek, her zaman olduğu gibi çekip gidecek bu duygu, bu inatçı bünyeden.

Ama bundan önceki gidişlerde olduğu gibi bunda da bırakacak izini, kılıç yarası gibi.

Çok kalabalık Ankara.
19 Mayıs haftasına denk geldiğimizden galiba. Anıtkabir'i hiç bu kadar kalabalık görmemiştim. Biz alışmışız sakin sakin, buranın tek misafiri bizmişiz gibi dolanmaya, kalabalık rahatsızlık vericiydi doğrusu. Aslında sevindik, baston elinde zor yürüyen yaşlı teyzeler, minnacık bebeleriyle gelen genç anneler ümit veriyor insana. Her yaştan her kesimden insanı orada görmek mutluluk verici. Fakat insanoğlunun bencilliği işte. Biz rahat gezelim canım, onlar da başka gün gelsin diyesi geliyor.

Başımızın üzerinde helikopterler dönüp duruyor, Anıtkabir'i koruyorlar sandık, AKP kongresi içinmiş dolanmaları. 2.Meclise giderken de kapanmış yollardan dolayı epey yürümek zorunda kaldık. Bir de üstüne dolandırılıyorduk az kalsın. Dönüş için bindiğimiz taksinin şoförü fırsat bu fırsat dedi herhalde tüm şehri gezdiriyordu ki bize arkadaşım bastı kalayı. Yolda indik, istemeyerek, ama yinde de uzattığımız parayı almadı adam, zaten hak etmemişti. Ama bağırıp çağırdı. Ondan sonra bindiğimiz taksi biner binmez geldiğimiz yolun tersine dönünce daha iyi anladık ki adam bizi dolandırma derdindeymiş.


Bir de gürültü, sormayın. Kongrede sesi hoparlörle dışarı vermişler, içeride ne konuşuluyorsa neredeyse şehrin büyük kısmından gayet net bir şekilde duyuluyor.
Zaten Atakule de kapanmış.

Şarkı dönüp dönüp duruyor: 'Nasıl geçti habersiz.'

Yine de her şeye rağmen güldük, yedik içtik.
Tebdil-i mekanda ferahlık oldu. Fena da olmadı.






Yorumlar

Popüler Yayınlar