KAYIPLAR VE BULUNTULAR

Hastaneye kontrole gittik bugün. Hani oğlumun kuyruk sokumunda diren takılıydı ya, onu çıkarttırmak için. Her şey iyiymiş çok şükür. Diren de çıkarıldı, pansuman da yapıldı. Biz bir rahatladık bir rahatladık, hemen kendimizi Kadıköy'e attık, kahve kokularıyla buluşmaya. Üç gündür evden çıkamayıp sıkıntıdan delirecek hale gelen oğlumla güzel bir kahve keyfi yaptık. Kitapçıları gezdik, gezerken dayanamayıp daha okunacak bir dolu kitap varken yenisini aldık.



Efendim ben apartman yöneticisiyim, akşam üzeri beşte toplantımız vardı sokağımızın köşesindeki kafede. Yemek yapma faslını bitirir bitirmez kafeye attım kendimi bu kez. Toplantıya henüz bir saat varken hesapları toparladım iyi oldu. İlk kez tanıştığım birinci kat dairenin mal sahibi ile güzel bir sohbetle süren toplantı umduğumdan iyi geçti. Temmuz ayındaki dolu felaketinde zarar gören çatı kiremitleri ve aydınlık camlarının tamiri gerekiyordu. Para toplamak zor bu zamanda, fakat hiç ummadığım insanlardan para gelince son derece mutlu oldum.
Rahat bir pazar akşamı geçiriyorum. Meslek örgütüme hazırladığım haftalık bülteni dünden hazırladığım için ilk defa bu pazar erken uyuyacağım sanırım. Bu arada tabi bol bol müzik dinliyorum, şu anda Radyo D'de Hakan Eren'le Bir Zamanlar programında kulağım. Kaçırmamaya gayret ettiğim nefis bir program.
Eski şarkıları dinlerken eskilere de gidiyor insan tabi. Bu hafta çok sevindiğim bir olay yaşadım, ablamın çocukluk arkadaşı Hakan abi ile facebookta arkadaşız. Perşembe akşamı bir yazıma yorum yapmıştı, konuşmamız gece yarısına uzadı. Şu anda Bulgaristan'da yaşamak zorunda olan Hakan abi ayın yirmi altısından sonra İstanbul'a gelecek ve bizi ziyaret edecekmiş. Bu nasıl müthiş bir duygu anlatamam. Ben beş altı yaşlarında, ablam ve arkadaşları on beş on altı. Hayat sonsuz güzel, bizler sonsuz mutlu. Ahşap evler, bahçeler, bahçelerde partiler, Ses dergileri, kırk beşlik plaklar. Akşam oldu mu kapı önlerinde çekirdek çitlerken içilen çayların doyumsuz tadı. Altı yedi yıl yaşadım ben de onlarla bu güzellikleri.
Bitti hepsi, bir daha hiç o yıllardaki kadar mutlu olduğumu hatırlamıyorum.
İşte bunları konuşacağız bol bol.

Bu aralar kayıplar ve buluntularla değişik bir dönem yaşıyorum. Sürdürülen günlük hayatın içinde aklının bir yerinde oturup hiç kalkmayan bir kayıp ve tarih öncesi buluntuların yerleştiği yeni yürek.

Mutlu muyum? Tabi ki!
Ölümün olduğu bir dünyada mutsuzluğa yer var mı?

Yorumlar

Popüler Yayınlar