SİNİRLİ APARTMAN YÖNETİCİSİ

Bilmem kaçıncı apartman toplantısıydı. Bilmiyorum kaç kere yönetici olarak açtım bu toplantıyı. Her seferinde "bu son" deyip bilmem kaçıncı kez yeniden seçildim. Fakat bu kez seçilmedim, atladım üstüne. Çünkü bitirmem gereken bir iş vardı. Üst katımdaki boş dairelerin manyak mal sahiplerini mahkemeye vermek!
Manyak dediğim için özür falan dilemiyorum; daha da ötesinde bunlar, psikopatlık düzeyinde.

Altı yıl önce bu apartmandaki kiralık dairelere bakarken bunların daireleri için de telefon açtım. Görmek istedim haliyle, ancak bana verdikleri cevap, "Yok efendim biz gelemeyiz çok uzak orası. Ta Şişli'den gelip gitmek zor oluyor. Alt katta kuzenimizin dairesi var, ona bakın, aynısıdır, sonra konuşuruz."
Alt katın kiralık levhasındaki telefonu aradım; şimdiki ev sahibim bana, o dairelerin çok bakımsız olduğunu, ayrıca yaklaşık on yıldır kiraya bilerek verilmediklerini söyledi. Yani o zamandan bir tuhaflık sezmiştim.
Apartmana taşındığımın ikinci yılındaki toplantıda bunların ödemediği aidatlar konusu gündeme geldi. Birkaç yıldır alınamıyormuş. İhtarname çekilmesini önerdim. Yan dairemde kuzenlerinden biri, benim ev sahibimin kardeşi oturuyordu; biraz çekindi, kendi dahli olmasını istemedi. Kolay değil tabi, daha iyi tanıyorlar kuzenlerini. Ancak baskıya dayanamayıp kabul etti. Çektik ihtarnameyi, birkaç hafta sonra da parayı getirmiş vermiş o dönem yöneticiye. Bu sayede bütçe biraz rahatladı, herhangi bir sorun, tamir ve bakım da olmadığından sonraki yıllar üstüne pek düşülmedi. Çünkü, bunlarla konuşmak bile mümkün değil.
Üçüncü yılımda yönetici seçildim. Duyan, "Kızım sen deli misin? Kiracıdan yönetici mi olurmuş, başına bela mı istiyorsun?" dedi. Kendi evimde iken yaklaşık on yıl yöneticilik yapmıştım; anlaşılacağı üzere burada da dördüncü yılımı sürdürüyorum. İlk yılın sonunda iş yoğunluğumdan  gecikince toplantıyı yapmaktan vazgeçip yöneticiliği sürdürmeye karar verdim. İkinci yılın toplantısında ise "Aman efendim, olmaz. Siz ne güzel ne şahane yöneticilik yapıyorsunuz, ne olur bu sene de devam edin." dediler. Efendim bendeniz saf vatandaş, seneye başka birinin yöneticiliği yapacağı sözünü alarak kabul ettim.
Bu arada apartmanın bodrumundaki kuyunun motoru bozuldu tamir ettirdim, dış kapının merdivenlerinde insanlar kışın karda kayıp düşmesin diye tutunacak bir krom boru yaptırdım. Çatıdaki ortak uydu tamir edildi, sensörlü lambalar yenilendi derken, manyak mal sahiplerinin ısrarla ödemediği aidatlar yüzünden bütçe sarsılmaya başladı.
Fakat, geçen yıl öyle bir şey oldu ki bardaktaki son damla taştı. Temmuz ayındaki dolu felaketi her yerde olduğu gibi bizde de hasara sebep oldu. Olağanüstü toplantı yaptım. Toplantıdan önce bu manyaklardan telefonu olanı aradım. Daha önceden tecrübem olduğu için zordu bu kadınla anlaşmam. Nitekim anlaşamadım yine. Toplantıda tamirat için karar alındı, toplanacak para belirlendi, diğer mal sahiplerinden de, bu iki manyak kardeşle konuşup ikna etme sözü aldım.
Her şey yapıldı, alamayabilirim dediğim dairelerden bile para aldım, bu iki hasta kardeş hariç. WhatsApp'ı yok, normal telefon mesajı attım, cevap alamayınca posta ile kararı ve ödeme makbuzunu gönderdim. Yine cevap alamayınca tüm sakinliğimle aradım. Kadın zaten benim sesimi duyunca direkt arızaya bağlıyor. "Siz önce bana benim üç yıl önce ödediğim paranın hesabını verin." demez mi? Bir sürü anlamsız cümlenin sonunda dayanamayıp, "Artık sizinle muhatap olmayacağım." deyip kapattım. Hayatım boyunca hep şiddete karşı oldum, değil fiziksel şiddet sözle şiddet bile olmamalı benim için. Ama bu kadının boğazına sarılmak istedim o anda inanın.
Bütçe açık veriyor, haftada bir gelen temizlikçinin parasını bile cebimden vermeye başladım, tabi ki tepemin tası attı artık.
İşte bugünkü toplantıda, yöneticiliğe talip kimse yoksa devam etmek istediğimi söyledim. Talip olur mu, bayram ettiler elbet. Tüm mal sahiplerinden bütçe açığı için fark ödemesi yapmalarını istedim, kabul ettiler. Bu manyak mal sahibi iki kız kardeşe noterden ihtarname çekilmesini, sonuç alınmazsa dairelerin satışını da içeren dava açmayı karara yazdım ve imzalattım.
Şimdi onlar düşünecek artık.
Ve bu süreçten çıkardığım sonuç: Bundan sonra istemediğim hiç bir şeyi yapmayacağım. Hele pohpohlamalara, gaz vermelere asla itibar etmeyeceğim.
Esen kalın efendim:)














Yorumlar

Popüler Yayınlar