BİZİM KAHVEDE BU AKŞAM

İnsanın evinin yanıbaşında bir mahalle kahvesi olması ne kadar güzel bir şey.
Kafe denen, evimin yanıbaşındaki kahvenin bahçesine inerim haftada bir kaç kez akşamları. Bazen çok kalabalık oluyor, kafamı dinlemek için geldiğim yerde rahat edemiyor kaçıyorum. Bazen de bu akşamki gibi tadına doyulmaz lezzette sohbetlerim oluyor.

Kahvenin sahibi Tansu beyin babası Ata beyi yaklaşık beş altı yıldır tanırım. Eski İstanbul beyefendisidir. Kibardır, görgülüdür. Sigarayı çok içer, rakısı her daim yanındadır, ancak şimdiye kadar bunların etkisiyle kimseye zararı dokunduğunu görmedim. O çakırkeyif haliyle öyle güzel anlatır ki ağzı açık dinlenir. Neler anlatır? Ne sorarsanız onu. Doğup büyüdüğü Üsküdar'ı mesela. Travmatik geçmiş çocukluğunu mesela. Baba bir anne ayrı ve anne bir baba ayrı kardeşleriyle olan ilişkilerini. Bir kardeşiyle yıllar sonra tanıştığını mesela. Anneannesiyle üvey dedesinin büyük aşkını, birbirlerini bir kere bile kırmadıklarını, o güzel adamın, sigara içki kullanmayan, spor yapan o sevgi dolu insanın nasıl olup da akciğer kanserinden öldüğünü mesela...
Annesinin yemeğin tuzu bahanesiyle babasından ayrılıp bir Malatyalı ile evlenmesini ve arkasına bakmadan Malatya'ya yerleşmesini; babası iki yıl önce öldüğünde ise annesinin, hayrettir eski fotoğraflarını albümden çıkararak bakıp bakıp ağlamasını mesela.
"Be kadın!" deyip, "Madem seviyordun bizden ne istedin, bizim ne kabahatimiz vardı bize yaşattın bunca sıkıntıyı?" derken rakı bardağını kafasına bir dikişi vardı Ata beyin...
Şimdi başka şeylere üzülüyor; kulağım duydu hapsetti.
"Başka derdim yok" diyor. "Herkesten daha mutluyum, varsın bu da nazar boncuğu olsun."

Yavru bir tekir geldi ayaklarımın ucuna, hop dedi atladı kucağıma. "Ooo, sonradan kediciler fena, şimdi Nurten hanım indirmez kucağından" diyerek güldü gevrek gevrek yanımıza yeni oturan arkadaşına bakarak. Nasıl da sevdiriyor kendini minicik; inmedi yarım saat kadar kucağımdan, ayrılık zor oldu haliyle.

Yorumlar

Popüler Yayınlar