ÇOK ŞÜKÜR!

Ben diyeyim bir yıl siz deyin beş yıl; epey bir zamandır ben, ben değildim.
Nasıl yani? Peki ben kimdim? Bilmiyorum, bildiğim, tanımadığım bir kadının olduğuydu içimde.
Günlük yaşantısını sürdüren, işine gücüne bakan, sorumluluklarını yerine getiren, bakıldığında normal bir kadın.
Fakat neşesiz, coşkusuz ve heyecansız hatta mutsuz. Evet mutsuz...

Sabahları zınk diye yataktan kalkıp ilk işi çayı ocağa koymak olan bu kadın, artık yataktan kalkmak bile istemiyordu. Giysilerini akşamdan hazırlarken hep, sabah gardroba şöyle bir bakıp "Amaan geçir işte şu pantolonu ayağına" der olmuştu. Hiç bir şeye, ama hiç bir şeye istek duymuyordu, heyecanlanmıyordu. Herkesin gitmek istediği yerlere gidip, belki herkesin yapmak istediklerini yaparken en ufak bir heyecan dahi duymuyordu.
Akşamları işten eve geldiğinde kolunu kıpırdatacak hali olmuyor; bilgisayar başında internette ya tarih belgeselleri ya da eski Türk filmlerini izliyordu. Eski İstanbul'u görünce o filmlerde biraz huzur buluyor, özlediği çocukluğuna geri dönmüş gibi oluyordu. Uyku hak getire tabi, bazen beş altı bazen üç dört saat uykuyla idare ediyor hatta hiç uyumadığı geceler oluyordu.
Parolası 'Hayat Güzeldir' olan bir kadının epeydir böyle bir hayatı vardı işte.
Kopan düğmesini, sökülen manto astarını bile haftalar, aylar sonra diken bir kadındım.
Şimdi ne oldu, değiştim mi?
Başladım.
Nasıl oldu birden bire değil mi?
Birden bire değil elbette, uzun sorgulamalar sonunda.
Böyle bir kadın olmaktan memnun değildim ki, çıkış yolu aramaktan feleğim şaştı. Üç buçuk yıl önceki ameliyatımdan çıktığımda, "Artık tüm dünyanın yükünü sırtlayabilirim" diyen kadını aradım durdum. Hep bahane üretebildim açıkçası. Havalardandır diyenlere inandım; yok, benim havayla işim olmaz çok, güneşli ya da güneşsiz olması beni değiştirmezdi ki. Yaşdönümü olduğunu düşündüm; yok, o da değil, ben neler atlattım Allah aşkına; dibi gördüğüm günlerde depresyona girmedim de bu mu beni etkileyecek?
Sık sık grip yahut soğuk algınlığı geçirmeye başladım. Kışları hiç hastalanmamakla övünen ben, yazın bile grip oldum, hayret!
Bu yılbaşı gecesini bir hastanenin acilinde geçirdik. Oğlum zatürre başlangıcı olmuş. Onu iyileştirdik çok şükür, hop bana bir şeyler oldu. İyice halsiz ve moralsiz geçen bir kaç gün sonra tahlil yaptırıp doktora, "Bir de göğsümü dinler misiniz, iki gecedir öksürükten uyuyamıyorum" dedim. İyi ki demişim, oğlandan bana bulaşmış enfeksiyon.
İşte o anda sanki şimşek çaktı beynimde. Ne oluyordum ben? Neyin derdindeydim? Bu çökkün ruh haliyle nereye varacaktım? Bak işte, bağışıklık sistemimi de zedelemiştim.
İlk iş, şu enfeksiyonu bertaraf etmeli, dudaklarımdaki zoraki gülümsemeyi ve gözlerimdeki ölü balık ifadesini atmalıydım.
Attım galiba, üç gündür farklı hissediyorum kendimi. Artık eski ben geri dönmüş gibi.

Uzun sorgulamalarım sonucunda neden böyle olduğumu çözebildim mi diye merak eden varsa, evet çözdüm.
Geleceğe dair ümidim kalmamış benim. Oysa ümit biterse hayat biter ve hayal ettiğin müddetçe yaşarsın değil mi?
Hiç bir şey değişmiyor diye ümidi bir tarafa atmakmış yaptığım.
Fakat her durum bir şey öğretiyor insana. Depresyonun insan için ne bela bir şey olduğunu anladım. Üstelik sadece depresyonda olduğum sanısı yaşadığım halde. O nasıl bir hayat yorgunluğu Allah'ım? Yaşamaya gücün yok gibi hissetmek, hiç bir şeyi önemsememek. Allah kimseye vermesin.

Bütün dünyanın düzenini değiştiremeyeceğiz evet, ama her şeye rağmen Hayat Güzel gerçekten.
Her gün bir anormalliğin olduğu, bazı anlar çıldıracak hale geldiğimiz güzel ülkemizde yine de geleceğe dair ümit yeşertmeliyiz içimizde. Sevgisiz insanlara inat, sevgi saçabilmeliyiz çevremize.
Çok şükür, çok şükür.
Bu yazı için bile çok şükür. Uzun zamandır sadece, gezdim, gördüm, seyrettim, aman ne iyi ettim yazıları yazmaktan bıkmıştım. İç döküşü özlemişim.
Bunu sevdiklerimle paylaşmayı da.

Yorumlar

  1. Merhabalar.
    İnsan umudunu kaybettiğinde, her şey biter. Siz bir zaman umutsuz kalmışsınız ve yeniden tekrar umudunuzu kazanmışsınız. Geçmiş olsun. Bu çok zor bir süreç. Ben de çok defalar böyle oluyorum. O kadar kötü bir durum ki, Allah esirgesin, sonu hiç iyi olmayan bir süreçtir bu. Diğer fiziksel hastalıklara benzemez. Adamı kaldırdığı gibi sırtının üzerine yere vurur ve Allah göstermesin tuş olursunuz. iyileştiğinize sevindim doğrusu.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyi dilekleriniz için çok teşekkürler, Selamlar benden de...

      Sil
  2. Ne kadar içten bir yazı olmuş. Aslında böyle yazılara çok ihtiyacımız var. Böyle cesaretlere... Kimse böyle hallerini paylaşmayı tercih etmiyor. Genelde sahte gülüşler. Bugün sabah açmıştım pc yi, ordan oraya derken bu yazıya geldim. Sonra gün başladı işler güçler derken bakamadım bilgisayara. Ama yine de kapatmadım sayfanızı. Sonuna kadar okumak istedim. İyiki de kapatmamışım okumuşum yazınızı. Böyle samimi satırlar içimi ısıttı dünyaya iyi geceler derken. Sağolasınız :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Paylaştıklarımın bir kişiye dahi dokunduğunu öğrenmek ne kadar mutluluk verici biliyor musunuz? Motive ettiniz beni siz de sağolun, varolun.
      Selamlar.

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar