ÇOK ŞÜKÜR, HEP ŞÜKÜR

İnsanların ne çok gereksiz şeylere takılıp üzüldüğünü yahut sinirlendiğini görüp şaşırıyorum sıklıkla. Gençleri anlayabiliyorum, kısa hayat tecrübeleri nedeniyle bunun farkında olmayabiliyorlar, fakat belli bir yaşa gelmiş insanların aynı bakış açısını taşımaları garip geliyor bana.

O kadar değersiz ki bir sürü şey, o kadar sorun olmayacak şeyler sorun ediliyor ki, şaşırmakla birlikte üzülüyorum gerçekten. Her sorun çözülüyor eninde sonunda, her iş bitiyor ne kadar yığınla da olsa.
Evet, paniğim, telaşe müdürüyüm, kabul ediyorum. Evet, bazen eyvah diyorum, doğru. Ama kısa sürüyor, ölümden öte köy mü var diyorum, sağlığımı tehlikeye atmaya değer mi diyorum ve toparlanıyorum.
Kabul, çok değil, dört beş sene öncesine kadar ben de takılıp kalıyordum ve günler sürebiliyordu üzüntüm; çabuk sinirleniyor, bazen öfkeme yenilebiliyordum.
Çok şükür hayat bana öğretti ki sağlıktan daha önemli hiç bir şey yok.
Sınandım çok şükür ve bundan çok mutluyum.
Ve, özgürlük...
En güzel şey!
Hırslardan arınmak, beğeni peşinde koşup kendini kanıtlamak zorunda hissetmemek. Ne güzel!
Herkes beni sevmesin canım, gerek yok; beni sadece ben olduğum için seveceklerse buyursun girsinler hayatıma. Görüntüm, statüm, ya da maddi gücüm için değil.

Bu akşam bir aile toplantısında söylemek ihtiyacı duydum:
"Bu yaşlarım, en güzel yaşlarım. en mutlu, huzurlu olduğum günlerdeyim. Özgürüm, istediğim gibi ifade edebiliyorum kendimi. Sakınmam ve çekinmem yok. Kimin ne dediği ya da demediği de öyle çok umurumda değil açıkçası. Para değil, statü değil, mutluluk ve huzur kapıları ardına kadar açık olsun yeter. Diğerleri bir şekilde gelir, tekrar gidebilir, bilemeyiz. Ama mutluluk ve huzur gitti mi toparlaması zor oluyor.
Çok şükür, hep şükür.

Yorumlar

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar