BETA YENİ HAN (TAHMİS HAN)


Bir yeri ilk kez gördüğüm gün benim için harika bir gündür.
İnsana yeni keşifler yapmak kadar heyecan veren çok az şey vardır herhalde, en azından benim için böyle.

İstanbul, geze göre bitip tükenmeyecek bir şehir. Yıllardır geziyorum, sokaklarına girip çıkıyorum; saraylarını, köşklerini, müzelerini, çay bahçelerini, kahvehanelerini ve daha bir çok yerini. Burada görmediğim yer kalmamıştır dediğim semtlerinde bir gün bir de bakıyorum karşıma adeta bir mücevher çıkıyor. Hafif bir hayıflanma ile birlikte müthiş bir heyecan ve mutlulukla keşfe çıkıyorum. Ne güzel geçen bir gündür o gün, tüm derdi tasayı unuttuğum, ayaklarımın yerden kesildiği, eve huzur içinde döndüğüm harika gün...
Tahtakale'ye sık sık giderim, olmazsa olmazlarımdan. Hiç bir şey almasam bile sadece tarihi kokusunu hissetmek yetiyor. Osmanlı ve yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin ticaret merkezi. Bir zamanların alışveriş cenneti. Benim için hâlâ böyle. Bir AVM düşmanı olan bendeniz alışverişlerimi hep eski usullerle yapıyorum. Mahalle marketinden, semt esnafından ve fırsat buldukça Tarihi Yarımada'daki Mısır Çarşısı'ndan, Tahtakale'den.
İşte bu hafta sonu da Tahtakale'deydim. O uzun Hasırcılar Caddesi'nde yürürken solumda, uzun boylu, iyi giyimli bir adam 'Beta Yeni Han açıldı, buyurun, ücretsiz gezebilirsiniz' diye çığırıyor. Önce pek aldırmadım, devam ettim yolun sonuna kadar bakına bakına gittim. Dönüşte kayıtsız kalamadım bu çığırmaya, girdim içeri.
Bilmeyenler için söyleyeyim, BETA yıllardır Tahtakale'de çay satan bir dükkan, bir kaç kez girmişliğim ve çay almışlığım vardır. Hemen yanındaki hanı 4 yıl önce kiralamış ve restore etmişler. Şimdi burada hem kendi markaları hem de başka markalar çay kahve ve başka mamuller satıyorlar. Mart ayında açılmış, fakat mart ayından sonra bir kaç kez yolum düştüğü halde hiç denk gelmemişim demek ki çığırtkan beye. Tahtakale'nin kalabalığı içinde fark etmek pek de olanaklı değil çok dikkatli bakmazsan; dolayısıyla girişe çığırtkan koymaları iyi olmuş aslında. Yoksa gene geçip gidecektim.
Girişteki kısa koridordan sonra büyük bir avlu karşılıyor sizi. Avlunun dört bir yanında dükkanlar var; 21 taneymiş, her biri bağımsız ve yeme içme ağırlıklı hizmet veren ve satış yapan dükkanlar olacakmış, daha tamamı açılmamış.

Her dükkanın önündeki masa sandalyelerde insanlar keyifle çaylarını, kahvelerini içiyor, tatlı bir şeyler yiyor. Ben BETA'ya oturdum, sade kahve söyledim. Önüme konan menüde sadece bir sayfa kahveye ayrılmıştı. O kadar çok sayfada o kadar çok çay çeşidi vardı ki şaşırdım. Benim gibi çayı sadece siyah Rize çayından ve yeşil çay gibi çok bilinen çaylardan ibaret sayan biri için gerçekten şaşırtıcıydı; engin bir çay kültürü vardı ve benim haberim bile yoktu. Aşk Çayı, Portakallı Çay, Nar Çayı menüdeki belki seksen küsur çaydan bazıları. Ben bildiğimden şaşmayıp kahve içtim, ama bir dahaki seferlerde çayları denemek istiyorum. Servis çok şık, döküm demlikle geliyor çaylar, küçük kum saati eşliğinde. Döküm demlikleri isterseniz satın alabiliyorsunuz da.

Hanlar diyarı Tahtakale'deki bu han 1671 yılında Kazasker Abdülkadir Efendi Vakfı tarafından yaptırılmış. O zamanki adı Emin Han imiş, sonrasında Tahmis Han, Hasırcılar Han ve Yeni Han adını almış. O dönemde kahvenin ilk işlendiği, depolandığı, kavrulduğu, öğütüldüğü ve satıldığı bir yermiş. BETA dükkanının içerisinde cam ile kapatılan zeminde kahvenin öğütüldüğü fırın çok rahat görülebiliyor, hatta aşağıya inip girişini görmenize izin veriliyor. Dükkanın zemininin tamamı cam kaplı, tarihin üzerinde yürüyorsunuz.


Sonraları çeşitli yangın ve depremlerle hasar gören han, ticaretin de başka bölgelere kaymasıyla eski önemini yitirmiş. Harap ve bitap halde yıllarca atıl kalmış. BETA Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Beşir Uğur'un desteğiyle restorasyona alınmış. Giriş koridorunda görünen eski halinin fotoğraflarına bakınca iyi restore edildiği anlaşılıyor. Şimdilerde restorasyon adı altındaki rezaletlerle ilgisi yok şükür. Tabi ki bir kültür merkezi olmak yerine ticarethane olması kaçınılmaz olmuş. Her yer kültür merkezi olsun demiyorum, fakat her yer ticarethane oluyor maalesef, derdim bununla.
Yine de çok hoş bir mekan, Eminönü ve Tahtakale'nin kalabalığından biraz uzaklaşmak isteyenlere sakinlik sunuyor.

Yorumlar

Popüler Yayınlar