TEK KİŞİLİK MEYHANEDEYİM BU AKŞAM
Bu meyhanenin sahibi de benim, garsonu da ve hatta aşçısı ve
bulaşıkçısı da.
Kapattım elektrik düğmelerini, yaktım gaz lambasını, oturdum
pencere kenarındaki masama.
Kıydım paraya aldım bir Cabarnet Sauvignon Merlot. Açtım
Radyo Alaturka’yı, çalsın sazlar oynasın kızlar havasındayım. Kars’tan
getirttiğim erişteyi pişirdim, üzerine bol peynir ve zeytinyağı koydum, iştahla
yedim. Yanında Migros’tan aldığım üç adet sarmayı da indirdim mideye. Çok
alakasız gibi değil mi? Erişte ve sarma ve şarap…
İçiyorum tek başıma, keyifle. Özlemişim bu mutluluğu, bu
huzuru.
Yağmur başladı yine, öğlendeki gibi olmasa bari. Bardaktan
boşanırcasına yağıyor. Cadde göle döndü bile. Yaz ortasında şiddetli yağışlara
alıştık, meteoroloji bile kabul etmiş iklim değişikliğinden olduğunu. Günaydın.
Yıllardır yazılıp çiziliyor, ben geliyorum diyor, daha yeni kabul edilmiş.
Yıllar!
Sanki acelesi varmış gibi koşan yıllar.
Bugün Neşe ablamın ölüm yıl dönümü. Otuz dört yıl bitmiş,
yaşasaydı elli yedi yaşında olacaktı. O kadar genç öldü ki, o kadar zamansız ve
o kadar pisi pisine. Kucağında yeni doğmuş kızını, yüreğindeki ümitleri ve tüm
hayallerini sürükledi götürdü trafik katili.
Yıllarca vicdan azabı çektim o katil yüzünden, bizi dargın
ayırdığı için kahrettim. Uzun yıllar ‘O’ çok seviyor diye Ümit Besen dinledim
ağlayarak. Hikayesini yazdım çok içime sinerek.
Kayboldu gitti hem de küs gitti diye dövündüm durdum.
Oysa şimdi artık biliyorum ki aslında hep yanımdaymış. Ben istediğim
her zaman. Tıpkı babamın olduğu gibi.
‘Ölürse ten ölür, canlar ölesi değil’ demiş ya Haldun Taner;
evet tenleri öldü, ruhları her daim yanımda.
Her gece uykuya dalmadan babamı düşünüyorum, sanıyorum ki
yanı başımda, elimi uzatsam dokunacakmışım gibi. Hissediyorum.
Dayanamam sanırdım, babam ölürse ne yaparım derdim.
Dayanılıyormuş, evlat acısına dayanıyor anne babalar; benimki şımarıklık olur.
Bayramın birinci günü gitti güzelim çocuk mesela. Gitti halamın
on dört yaşındaki torunu. Tek evlat. Nasıl yaşayacaklar diyor insan.
Ama yaşanıyor işte. Beyin böyle programlanmış, hayat
gerçekten devam ediyor. Unutmuyorsun, ama devam ediyorsun.
O zaman?
Babamın ve Neşe ablamın şerefine!
Nurlarda yatın.
Merhabalar.
YanıtlaSilTek kişilik meyhanelerde olunca insan, geçmişe uzanıyor elindekilerle, gönlündekilerle. Gönüldeki acıya bir nebze de olsa elindeki merhem olmaya çalışıyor. Ne güzel ifade etmişsiniz duygularınızı. Kaybettiklerinizin gönülde ve yürekte kalan acı izlerini ne güzel anlatmışsınız. Acıyı güzel söylemek de bir maharettir. Herkes acıyı güzel söyleyemez. Çok etkilendim. Kaleminize ve yüreğinize sağlıklar dilerim. Yağmur bize de yağdı, hem de sabaha kadar. Kimi zaman fırtınalı, kimi zaman sağanak. Ben de babamı yeni kaybettim (01.02.2019) Aynen sizin yaşadığınız duyguları ben her gün yaşıyorum. Geçenlerinize Cenab-ı Hakk'tan rahmetler dilerim. Onlar ölmediler ve hala varlıklarını muhafaza ediyorlar. Şimdilik sadece uyku alemindeler ve uyandırılacakları günü bekliyorlar. Bizler de eninde sonunda bu aleme irtihal edeceğiz ve bizler de onlar gibi uyku moduna gireceğiz, ta ki uyandırılana kadar...
Selam ve muhabbetle.
Teşekkürler Recep bey, ilginiz ve beğeniniz için.
SilBabanıza Allah'tan rahmet diliyorum. Sizin de acınız yeni. 25 mayısta kaybettim ben de babamı. Zaman zaman algılamakta güçlük çekiyorum, sanki hiç ölmemiş de uzaklara bir yerlere gitmiş dönecekmiş gibi geliyor.
Mekanları cennet olsun hepsinin.
Selamlar
Benzer durumlar, benzer duyguları yaşayan, içselleştiren her insanda var bence. Geçen yıl Avşa adası üzümlerinden yapılmış bir şişe şarap almıştı eşim. hala dolapta duruyor. Afiyet olsun. Bu arada babanıza ve halanızın oğluna Allah'tan rahmet sizlere başsağlığı ve sabır diliyorum.
YanıtlaSilHocam teşekkürler.
SilYeni gördüm, ben gene hastanedeyim:(
Yazacağım inşallah kendimi iyi hissedince.
Saygılar, selamlar.