AY CARMELA!

                      

Pandemi döneminde tiyatro!

İki hafta önce, Şehir Tiyatrolarının Ekim ayı programını oluşturduğunu ve biletlerin satışa çıkarılacağını öğrendim. Şaşırmakla birlikte çok sevindim. Zor durumdaki özel tiyatrolara da sahnelerini açmış Şehir Tiyatroları. Minimal oyun düzeni uygulanmış, oyunlar tek perde, ara verilmiyor. Pandemi kurallarına uygun olarak koltuklar, bir dolu bir boş olmak üzere satışa çıkmış. 

Ne olursa olsun biletimi alır giderim dedim. Sonra arkadaşıma sordum, ondan da olur gelince satış gününü beklemeye başladım. Unutmuşum işten güçten, gece yatarken aklıma geldi; kapattığım bilgisayarımı açıp belki bir umut diyerek giriş yaptım internet sitesine. Çok az oyunda yer kalmıştı ve genellikle arka sıralardaydı. fakat üç ekim tarihli AY CARMELA! oyununda beşinci sırada iki kişilik yer bulabildim. Bir de on ekimde bir oyuna bilet buldum ve onu da aldım. Yani bu ay içinde iki oyuna birden gidebilecektim. Büyük coşkuyla bugünü bekledim. 

Oyunun başlamasına yarım saat kala açtılar kapıyı. Herkesi ateş ölçerek ve mesafeye dikkat ederek aldılar. Belki ileride HES kodlarını sorgulayarak alabilirler diye düşünüyorum. Alt yapı düzenlenirse. 

Yerime oturduğumda keşke dedim, hep böyle bir dolu bir boş olsa ne güzel olur, çünkü önümdeki uzun boyluların başları yüzünden seyretmek zor oluyor da bazen. 

İki perdelik oyun da tek perde olarak ara verilmeden oynandı tabi, Pandemi dönemi gereği. 

Neyse, oyunu anlatmaya geçeyim değil mi?

17 Temmuz 1936 ile 1 Nisan 1939 tarihleri arasındaki Milliyetçiler ve Cumhuriyetçiler arasında geçen İspanya İç Savaşından bir kesit sunuyor oyun. 

İki varyete oyuncusu Carmela ve Paulino Genaral Franco önderliğindeki Milliyetçiler tarafından rehin alınır ve istemedikleri bir gösteriyi sahnelemeye zorlanırlar. Bu süreçte iki oyuncunun isyanları, gelgitleri, kayıpları anlatılır. Dönem, iç savaşın Milliyetçiler tarafından kazanılmasına yakın olduğu zaman. 

Şunu söyleyebilirim, oyunculukları, şarkı ve dansları çok beğendim. Müthiş bir enerji vardı oyuncularda ve bu seyirciye geçiyordu. Sırf bunun için dakikalarca ayakta alkışlanabilirler.

Oyunun, kadınların dünya üzerinde her zaman erkeklerden daha cesur olduğunu anlatması da ayrıca önemliydi. 

Bütün olarak oyunu beğendiğimi söyleyemem. Akıcı olmayan sahneler çoktu. Ayrıca gereksiz duman altı oldu sahne sürekli. 

Belki önemli bir İspanyol oyun yazarı ve tiyatro yönetmenini tanımış oldum. Belki, şimdiye kadar çok fazla bilgimin olmadığı İspanya İç Savaşı'nın detaylarını öğrendim. 

Onun dışında, soru işareti...

Oyundan çıktığımızda, "Neden kendi ülkemizin yakın tarihi ile ilgili gerçekçi ve cesur metinler yazılıp sahneye konmuyor?" dedik. Sanat evrenseldir, evet ve çok güzel yabancı oyunlar seyrettik bugüne kadar. Dramatik olanını da eğlenceli olanını da. Ama bu oyunu seyretmesek de olurmuş dedik açıkçası. 

Yukarıdaki, kendi ülkemizin yakın tarihi ile ilgili sorduğum soruyu da unutun bence. 

Gerçekten gereksiz bir soru...





Yorumlar

Popüler Yayınlar