'SEN İSTANBUL'DAN DAHA GÜZELSİN'



Son zamanlarda seyrettiğim en iyi oyun diyebilirim.

Çok iyi bir metin, çok iyi oyunculuklar ve harika dekor...

Kadıköy Haldun Taner Sahnesinde, güzel bir cumartesi akşamında oyun bittiğinde yüzümüzde o kadar kocaman bir gülümseme vardı ki; o kadar eğlenmiş, gülmüş ve bir o kadar da hüzünlenmiştik ki.

Oyun, Dario Moreno'nun  söylediği İstanbul'un Kızları şarkısıyla açıldı. O anda anladım, çok keyif alacaktım bu oyundan. 

Harika dekor, üç sandalyeden ibaret. Arkada da  yeni İstanbul silueti çizimi var, yüksek binalardan oluşan.

Şehir Tiyatrolarının oyun broşüründe,

Bir ailenin üç kadını; anneanne, kız ve torun… Üçünün ortak yazgısı, aynı mekanda, dile gelenlerden daha çok içlerinden sessiz sedasız geçen cümlelerde gizli… Erkeklerin yalnız ve eksik bıraktığı yaşamlarında, birbirlerine tutunurken ve giderek birbirine benzerken, geçmiş, şimdi ve gelecek içiçe geçiyor. Sen İstanbul’dan Daha Güzelsin, İstanbul fonunda Ayfer, Başak ve Melis’in hikayesini anlatıyor. Kadının değişmeyen hikayesini…

yazıyor.

 


Yazan ve yöneten Murat Mahmutyazıcıoğlu'nun da açıklayıcı bir notu var oyunla ilgili:

Sen İstanbul’dan Daha Güzelsin oyununu dört yanından inşaat sesleri eksik olmayan bir evde yazdım. Annem ve ailemdeki tüm kadınlar bu oyunun bir yerlerinde asılı. İstanbul’un değişimi ve bu değişim içinde tutunmaya çalışan insanların hikayeleriyle çokça ilgilendim. Ben de onlardan biriyim, hepimiz gibi. Bu vahşi değişimin içinde değişmeyen tek şey anıların ve şehrin geleceğimizi belirlemesi, bazen boynu bükük kabullendiğimiz, bazen de güçlü bir isyanla değiştirmeye çalıştığımız yazgımız. 3 kadın ekseninde çok söyleyip birçok zaman söyleyemediklerini sahnede bazen fısıltıyla içlerine bazen de avaz avaz bağırmalarını istedim. Oyuncunun aynı zamanda anlatıcı olarak sahnede olduğu oyunda, seyir ve sahne yerinin muallak bir uzama dönüşmesi, ama aynı zamanda oyuncunun kesin bir kuralla oyun alanını daralttığı bir sahneleme üzerinde çalıştım. Anlatı geleneğinin çağdaş tiyatro araçlarıyla buluşmasına çabaladığım ve araştırdığım bir dönemin ilk oyunu olan Sen İstanbul’dan Daha Güzelsin sahnede gerekli olmayan tüm malzemeyi en aza indirerek, oyuncu ve dolayısıyla seyircinin hayal gücünü harekete geçirmeyi amaçlar ve umarım başarılı olur…

Tıpkı küçükken dinlediğimiz masallar gibi. Kentin her yerinde izimizin en azından bir yaşam süresi boyunca silinmemesi dileğiyle!

Bu sezon Şehir Tiyatroları, sahnesini özel tiyatrolara da açtı biliyorsunuz. Geçen haftaki yazımda biletleri apar topar son anda aldığımı yazmıştım; hiç bakmamışım oyun tanıtımına. Seyredip eve gelene kadar özel bir tiyatro grubuna ait sanıyordum. Şehir Tiyatrolarının sahnelediği oyunmuş. Birkaç yıl önce özel tiyatroda sahnelenmiş ve 2016-2017 sezonunda Afife Ödülleri ve Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Ödüllerinde yılın yerli oyun yazarı seçilmiş Murat Mahmutyazıcıoğlu. 

Diyaloglarda öyle güzel cümleler vardı ki, arada kaçırdıklarım oldu. İşte sırf bu sözleri yakalayıp not almak için bile ikinci kez gidebilirim bu oyuna. 

En çok, "Perdeleri kapalı evlerde mutsuz insanlar yaşar, mutsuz kadınlar yaşar. Perdeleri kapatmayın" diyen anneannenin cümlesini tuttum. Çünkü ben de aynen böyle düşünüyorum. 👍

 

Mutlaka, ama mutlaka seyredilmesi gereken bir oyun. Varsa anne ve anneannenizle gidin hatta. Ben halamla gitmeyi isterdim doğrusu, aklı yerinde olsaydı eğer. Çünkü anneanne rolü karakterinde tam da onu buldum. Herkes kendinden bir şeyler bulur. Bu toplumdaki her kadın, yaşadıklarından, başına gelenlerden örnekler görecektir. Kahkahalarla gülerek hem de.




Yorumlar

Popüler Yayınlar