KÜÇÜKKUYU



Geçtiğimiz hafta tatildeydim. 

Çanakkale'nin Ayvacık ilçesinin Küçükkuyu beldesinde beş gün geçirdim.

Daha önce, 2005 yılında Ayvacık'ın küçük bir köyü olan Koyunevi'ndeki arkadaşımın evinde bir gün konaklamıştım ve bu kısacık sürede hayran kalmıştım bu bölgeye. 

On altı yıl sonra Kuzey Ege'ye ilk gidişim oldu bu seyahat. Önümde iki seyahat daha var Allah kısmet ederse. İki öğretmenim de yazlarını bu bölgede geçiriyorlar ve onlara sözüm var. Bu seyahat çok ani gelişti, yazımı okuyacaklar ve bana sitem edecekler belki ama sözüm söz bu yaz ikisini de ziyaret edeceğim inşallah. 

Küçükkuyu gerçekten çok güzel bir yer. Denizi, doğası, insanları muhteşem. Fakat ben şimdi size tatilimi nasıl geçirdiğimi değil orada gördüğüm bir anıt üzerinden kısa ama etkileyici tarihini anlatmak istiyorum.

Küçükkuyu limanının çevresinde çok sayıda kafe ve lokanta var. Akşamları ya yemek için ya da yemek sonrası gezinti amaçlı yürüyüş yaptık. Limanın tam merkezinde, belediye binasının önündeki anıt, görür görmez dikkatimi çekti. Bir dramı anlatan anıtın alt kısmındaki tabelada 'HER İKİ YAKADAKİ MÜBADİLLERİN ANISINA' yazıyordu. Küçükkuyu beldesinin kurucuları arasında sayılan Girit ve Midilli mübadillerinin burada karaya çıktıkları ilk noktada yapılan anıt bir aileyi temsil ediyor. Babanın elinde tahtadan yapılmış bir valiz, annenin kucağında ve elinde bir çocuğu ile Türkiye'ye gelişini ifade eden anıtın ön kısmında ise denizin dalgaları yer alıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığının da desteğiyle belediye tarafından yaptırılıp 2012 temmuz ayında açılışı yapılan anıt Türkiye'nin ilk mübadele anıtı olma özelliğini taşıyor. 

Mübadil ailelerin yaşadıkları drama hep ilgi duymuş, onlarla ilgili onlarca hikaye okumuşumdur. Anıtın karşısına geçip uzun uzun baktım. Şu anda durduğum yerde yaklaşık yüz yıl önce yüzlerce aile Yunan adalarındaki yerleşik yaşamlarını, evlerini, mallarını ve komşularını arkalarında bırakıp zorunlu olarak buraya göç etmişlerdi. Tabi aynı durum Ege kıyılarımızdaki Rum aileler için de geçerliydi. Mübadele, her haliyle acılı göç hikayeleriyle dolu. 

Mitoloji tanrılarının balaylarını geçirdiği, Afrodit'in Hermes'le aşk yaşadığı, Paris'in Helena'ya aşkını sunduğu zümrüt taçlı, efsanevi (İda) Kaz Dağlarının eteklerindeki Küçükkuyu'nun mübadele tarihine kısaca bakacak olursak şöyle özetlenebiliriz:

Balkan Savaşının başlaması ile Ege'de bulunan adalar birer birer işgale uğramıştı. Midili de bunlardan biriydi. Burada yaşayan Türklerden bir kısmı adanın işgal edilmesi üzerine Küçükkuyu'ya geldiler ve orada yerleştiler. Çoğu varlıklı kimselerdi. Balkan Savaşından kısa bir süre sonra I.Dünya Savaşı başladı ve Midilli'de kalanlar üzerinde baskılar giderek arttı. Bir kısım Türkler bu baskıya dayanamayarak savaş sırasında Küçükkuyu'ya gelip yerleştiler. 1917 yılında gelen Sönmez ve Sakallı aileleri bunlardandır. 

I.Dünya Savaşı sırasında Yunanistan'ın itilaf devletleri ile sürekli ilişki içinde bulunması nedeniyle Osmanlı Devleti'nde yönetimi elinde bulunduran İttihat ve Terakki Hükümeti Küçükkuyu beldesinde bulunan Rumları daha iç bölgelere nakletti. 1918 yılı sonlarından itibaren bölgedeki Rumların önemli bir kısmı tekrar geri geldi. Kurtuluş Savaşı sırasında İzmir'in işgalinden itibaren Yunanistan'dan bölgeye Rumlar getirilerek iskân edildiler. Bu sırada Küçükkuyu beldesindeki Rumların sayısının 1200 civarında olduğu tahmin edilmektedir. Atatürk önderliğinde gerçekleştirilen Kurtuluş savaşının başarıya ulaşması ve Yunan ordusunun 1922 yılı Eylül ayında Anadolu'yu terk etmek zorunda kalması üzerine Küçükkuyu beldesi ve köylerindeki Rumlar da bölgeden kaçtılar.

30 Ocak 1923 tarihinde imzalanan Mübadele Protokolü çerçevesinde 1924 yılı başlarında ilk mübadiller önce Çanakkale'ye getirildiler. Sağlık kontrolleri yapıldı ve burada on gün kaldılar. Çanakkale iskelesinden motora bindirilerek Küçükkuyu iskelesine getirildiler. Küçükkuyu'da iskân edilen ilk mübadiller Çanakkale'ye İstanbul vapuru ile, ikinci grup mübadiller ise Teşvikiye vapuru ile getirildiler. Bunlar Midilli ve Girit'ten gelmişlerdi. Midilli'den gelenler Molvalı'lardı. Giritten gelen aileler arasında ise; Burnazlar, Güzelişler, Karbıyıklar, Kazakiler, Kocasoylar, Oklar, Pasakolar ve Tosunlar bulunmaktadır.

Küçükkuyu'da iskân edilen mübadiller büyük ölçüde zeytincilikle geçimlerini sürdürmüşlerdi. Midilli ve Girit'te zeytinciliği iyi bildikleri için Küçükkuyu'da da zeytinciliğe devam ettiler. Mübadeleden sonra Küçükkuyu'da ilk zeytinyağı fabrikasını Midilli'den gelen Maolvalılar işlettiler.Daha sonra bunu diğer zeytinyağı fabrikaları izledi. Mübadiller yeni yaşamlarına büyük ölçüde uyum sağladılar. Yerli halkla mübadiller arasında önemli sorunlarla karşılaşılmadı.

Kaynak:

Mübadelede Küçükkuyu 

Yard.Doç.Dr. Mithat Atabay (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen-edebiyat Fakültesi)

Mithat Atabay'ın makalesinin sonuç bölümünde bunlar yazıyor. Araştırma yaparken okuduğum diğer yazılar da bunları doğruluyor. Makalede gelen mübadillerin yaş ve meslek bilgileri de veriliyor ve ailelerin yerleşmelerinin ilk yıllarında yaşadıkları bir takım zorluklar da anlatılıyor. 

Gelenler için Küçükkuyu merkezde yeterli ev olmaması ve uzak köylere gönderilmeleri sonucu bunu reddedip evsiz kalanlar, evlenip Burgazada'ya ya da başka bir ile gitmek zorunda kalanlar da var. Kendilerine verilen zeytinliklerin Yunanistan'da bıraktıkları maddi varlıkları ile eş değer olmadığını savunup valiliğe itiraz edenler var. Böyle böyle bir dolu hikâye yani. Geldikleri yerde bıraktıkları yaşam biçimleri, sevgilileri ve komşularının yokluğuna dayanma zorlukları da cabası. Dediğim gibi buradan Yunanistan'a gidenler için de aynı zorluklar söz konusu tabi. Bu konuda çok roman çok film var gözleri yaşartan. 

Mübadele anıtının bulunduğu meydanın bir toplanma, eylem ve etkinlik yeri olduğunu da 2 Temmuz 1993 günü Sivas Katliamında ölen aydınlarımız için yapılan, belediye başkanının da katıldığı anma toplantısını görerek anlamış oldum. Diğer başka tüm törenler, resmi geçitler burada yapılıyormuş. 

 



Bu tatilden bana kalan güzelliklerden biri akşamları harika canlı müzik dinletileri, en önemli güzellik ise bu muhteşem beldenin mübadele tarihini öğrenmem oldu.





Yorumlar

Popüler Yayınlar