DAYIM


Benim öz dayım yok, annem amcaoğluna abi derdi biz de dayı bildik, dayı dedik.

Yıllar var görmedim onu. En son annemlerin evine gelmişti, geldiğini biliyorum da görmüş müydüm, ben de orada mıydım hatırlamıyorum. Kaç yıl olmuştu, on mu on beş mi? Ne tuhaf, çocukluğumun büyük bölümüne damga vurmuş birini on on beş yıllık kısacık bir zaman dilimi içinde görüp görmediğimi bile hatırlamamak...

Babaannemde de böyle olmuştu, hemen tüm çocukluk ve genç kızlığımda bizim evdeydi. Son yıllarında küçük halamın evinde yaşamaya başlamıştı, ölene kadar hiç görmemiştim. Öldüğünde de cenazesine bile gidememiştim. Neden? Hatırlamıyorum inanın. İnsan bazı anıları beyninden nasıl da silip atıyor. Unutmak istedim sanırım. Şimdilerde düşünüyorum da, hayatımda kötü etki bırakan tüm anıları silip atmışım. En küçük detayı kaçırmayan, hatırlamak için not almaya ihtiyaç duymayan hafızam bilinçli bir şekilde yok etmiş bazı anıları. 

Oysa çocukluğumun o güzel Pendik yıllarını unutmuyorum, çünkü çok mutluydum, mutluyduk hep beraber. 

Her pazar banliyö trenine binip Dumankaya apartmanındaki evlerine gittiğimiz o yılları hiç unutmuyorum. 

*

Annem, çökmüş demişti, çökmüş ama inadı aynı. İnatçıydı evet, ah o inat nelere mal oldu.

Anlamış olacağınız gibi dayım da öldü. Birkaç yıldır yaşadığı kızının evinde, Bursa'da. Yaşını da bu vesile ile öğrenmiş oldum, seksen altı imiş. Ah annem, ne genç gittin bu dünyadan... Herkes doksanına yaklaşırken senin daha seksen yaşına vardı be annem. Herkes için ölümü düşünebilirken sen hep yaşayacakmışsın gibi gelirdi bize. 

*

Ağlayarak gitmişsin öbür tarafa dayı. Oğlun gelmemiş ne hastaneye ne cenazene. Gözün de açıkmış, ölüme gitmek ne zormuş dedi kızın. Kolay mı zor mu onu bilmem de, orada Neşe ablamı görüyorsundur mutlaka, torununu da. Yaşarken görmüş müydün torununu bak onu bile bilmiyorum ya da hatırlamıyorum. Affetmişlerdir seni, her ne kadar sen hatayı günahı onlara yüklediysen de bu hayatta. 

Sen Allah'tan af dile. 

Af dilemek, öyle son zamanlarında yaptığın gibi birdenbire dine sarılmakla, gece gündüz namaz kılmakla olmuyor. 

İçindeki sevgi tohumunu bir türlü yeşertemedin. Yıllarını evin geçimi için çalışarak harcayan kızlarına ufacık bir sevgi kırıntısı gösterebilseydin, belki çok farklı olurdu her şey. Yine de ne vefalı kızlarmış değil mi? Tahmin edebilir miydin? 

O üstüne titreyerek büyütülen oğlun nerede? Kim bilir ne yaptın ona da bu kadar büyük bir kinle doldu çocuk? Kız olsa ne yapmış olursan ol yanında olurdu değil mi, gördün çünkü. Ama işte yerine koyarak gitmiş oldun. O köklü inadın oğlunda yaşıyor.

Ben sana kırgın ve kızgın değilim dayı. Değil mi ki sen babamı annemle tanıştırarak evlenmelerine ve benim doğumuma vesile oldun, hakkım varsa da helâl olsun. Selâm söyle onlara benden. 

Bir de Neşe ablama...

Yorumlar

Popüler Yayınlar