CELİLE

Kadıköy Halk Tiyatrosu yapımı CELİLE oyununu Üsküdar                                                    Tekel Sahnesinde seyrettik cuma akşamı dört kadın.

Bir kadının, önemli bir kadının hayatını anlatan oyuna kadın kadına gitmek tesadüf de olsa çok anlamlıydı. 

Geçtiğimiz hafta tahminlerimin ötesinde yoğunluk ve gerginlikle geçti. Nefes almakta zorlandığım, depresyona giriyorum hissi uyandıran oldukça berbat bir haftaydı. Perşembe akşamı ofisten çıkmaya hazırlanırken Ceyda hanım, "Bu ay tiyatroya gidemedik, Tekel Sahnesinde Celile oyunu varmış yarın akşam ne dersiniz yer bulursak gidelim mi?" deyince interneti açıp bilet aramaya başladım. Dokuz kişilik yer kalmış, hemen Özlem'i de aradık, kızı Sanem'le geleceklerini söyledi ve aldık biletleri. 

Cuma akşamı ofisten birlikte çıktık. Marmaray istasyonunun karşısındaki Marmaris Büfede bir şeyler atıştırdık ve yürüye yürüye Paşalimanı'ndaki Tekel Sahnesine geldik. Salonun açılmasını beklerken girişte sohbet ettik. İstanbul Devlet Senfoni Orkestrasının yönetim ofisleri ve prova salonu vardı burada. Sık sık gelirdim derneğin hesaplarını tuttuğumdan. Şimdi Taksim AKM'ye taşındılar maalesef. Oysa bu eski taş bina ne kadar da güzel.

Oyunun yapımcısı Kadıköy Halk Tiyatrosunu hiç duymamıştık. Pandemi nedeniyle özel tiyatroların sıkıntılarını biraz da olsa giderebilmek için Şehir Tiyatroları ile Devlet Tiyatroları sahnelerini açtılar onlara. Bu sayede haberdar olmuş olduk ve harika bir oyun seyrettik.

CELİLE, tek kişilik tek perde altmış dakikalık bir oyun. 

İlk kez tiyatro sahnesinde hayatı anlatılan Nazım Hikmet'in annesi ressam Celile'yi Ayşegül Yalçıner oynuyor. Ufak tefek ses sıkıntıları dışında, bir saat muhteşem bir tiyatro şöleni gibi geçti. Tek kişilik oyunları severim, oyuna daha bir odaklanır içine girerim. Hele anlatılan Büyük şairimiz Nazım Hikmet'in güzel ve cesur annesi Celile Hanım olunca bir saatin nasıl geçtiğini anlamadım.  


Oyun çıkışı dönüş yolunda Sanem'e "Nasıl buldun, beğendin mi?" dediğimde, "Çok değişikti, yıllarca edebiyat dersi gördük bunları hiç bilmiyordum." dedi. Neydi bilmediği? Yahya Kemal'in Nazım Hikmet ve Necip Fazıl'ın edebiyat öğretmeni olması, annesi Celile Hanım ile aşk yaşamış olması, Celile Hanımın oğlunu hapisten kurtarabilmek için Galata Köprüsü üzerinde açlık grevi yapıp imza toplaması. 

Yahya Kemal'e hayran bir genç kızdım, Hayal Şehir şiirini neredeyse ezbere bilirdim. Üsküdar'ın şiir gibi gelirdi bana. Çemberlitaş'tan Beyazıt'a giderken Yahya Kemal Müzesi vardır, kaç kez gezdim hatırlamıyorum. Orada şairin tüm özel eşyaları kitapları, el yazılarıyla dolu defterleri var. Büyülü bir dünyada gibi olduğumu hatırlıyorum müzeyi gezerken. Bir tek Gümüşsuyu'ndaki Park Otel'de kaldığı odayı görmeyi çok isterdim, o kadar çok okudum ki o oda ile ilgili yazı. Aşiyan'daki mezarını kaç kez ziyaret ettim onu da hatırlamıyorum. 

Celile Hanımın hayatını ilk öğrendiğimde beni tek ilgilendiren önce Yahya Kemal oldu. Galata Köprüsünde oğlu Nazım için açlık grevi yapıp elindeki dövizle imza toplamaya çalışan ve o sırada gözleri artık iyice görmez olmuş Celile Hanım'ı görmezden gelip geçen biri olarak okumuştum Yahya Kemal'i. Nasıl olurdu, geçmişte büyük bir aşk yaşamış insanlardı bunlar ve adam oradan geçerken görmezden nasıl gelirdi aşkını? Bu adam büyük bir şair ve romantik dizelerin sahibiydi. Tüm hayranlığım bitti bir anda, şair olarak yine önemliydi benim için ama artık insan olarak değerli görmüyordum onu. Geçtiğimiz yılın son aylarında Kadın Muhasebeciler Derneğinin okuma etkinliğindeki kitap Pelin Batu'nun Hayatın Seyrini değiştiren Kadınlar kitabıydı. Kitapta Celile Hanım da yer alıyordu ve Başkan Gülüzar Hanım Celile'yi anlatma görevini benden rica etmişti. Seve seve kabul ettim. Böylece Yahya Kemal'e bakışım da değişiverdi yine. Çünkü orada, Celile Hanım Paris'e giderken onu uğurlamaya gelen Yahya Kemal'e ayrılık hediyesi olarak elindeki çiçeğin iki yaprağını verdiği yazılıydı. Bu iki yaprak Yahya Kemal öldüğünde ceketinin iç cebinde bulunmuştu. Yani aslında onun da aşkı hiç bitmemiş kalbinde. Ama işte kim bilir hangi sebeplerden sürdürememiş ve bitirmek zorunda kalmıştı ilişkilerini. Sonuçta hepimizin zaafları var. 

Celile Hanım dönemine göre çok cesur bir kadınmış. Aşkla evlenmediği kocası Hikmet beyden ayrılmakta tereddüt etmemiş aşkı bulduğunda. Aynı zamanda çok güzelmiş, adeta porselen bebek gibi yüzü varmış, bakan hayran olurmuş hemen. Varlıklı bir aileden gelmesine rağmen hayatı hiç de toz pembe geçmemiş, mücadele içinde yaşamış. Paris'te resim eğitimi alırken mektuplaştığı oğlundan siyasi bilgiler ve vatanın içinde bulunduğu durumu öğrenmiş. İlerleyen yıllarda duyduğu vatan aşkı Yahya Kemal'den dolayı yaşadığı aşk acısını unutturmuş. Türkiye'ye döndüğünde çeşitli sergiler açmış. 

Nazım Hikmet gibi vatan sevdalısı cesur bir şairin annesiydi o. 


CELİLE

Yazan – Yöneten: Ali Yalçıner
Oynayan: Ayşegül Yalçıner
Müzik: Gökmen Özveri
Dekor: KHT
Kostüm: Zerrin Akbulut
Dramaturji: Bülent Bayrak
Afiş Fotoğraf: Halil Ergin
Afiş Tasarım: Fırat Seymen
Seslendirme: Ada Yalçıner
Oyun Süresi: 60 dk.


Yorumlar

Popüler Yayınlar