CİHANGİR'DE GÜZEL BİR PAZAR GÜNÜ VE ORHAN KEMAL MÜZESİ

Kadın Muhasebeciler Derneği'nin kahvaltılı etkinliği vardı Cihangir'de pazar günü.

Kahvaltı mekânı meslektaşımız Gülten hanımın Cihangir'de yeni açtığı Sueno adlı yerdi. Bizi çok güzel ağırladı, harika bir ev sahipliği yaptı. Teşekkür ediyorum ve Cihangir'e yolu düşenlere kesinlikle tavsiye ediyorum.

Sabah erkenden çıktım, Marmaray'la Yenikapı'ya, oradan Taksim'e çıktım. Sabahın saat onunda Sıraselviler'den yürümeye başladım. Uzun zamandır bu saatte buralarda bulunmamıştım. Keyifle yürüdüm, Taksim İlkyardımın yeni halini gördüm. Hava güneşli, insanlar kahvaltı için kafeleri doldurmuş. Mutluydum hem de çok, özlemişim buraları. Mekâna vardığımda kahvaltı başlamıştı. Oturdum ben de gösterilen yere. Çoğu tanıdığım arkadaşlarım, yeni tanıştığım meslektaşlarım oldu, keyifle sohbet ettik. 

Kahvaltı bitince ilk olarak Uyumsoft takım lideri Sena rakıcı hanım e süreçle ilgili yeni tebliğin sunumunu yaptı. Sonrasında meslektaşlarımızdan Gönül hanımın eşi Nezihi bey NFT ile geleceğin muhasebesini anlattı. NFT blok zinciri adı verilen bir dijital defterde depolanan veri birimi imiş. Bir çoğunuz yeni mi öğrendin bunu diyordur şimdi, evet yeni öğrendim çünkü ilgilenmiyorum. Dijital olan her şeye karşıyım. Zaten sunum sırasında Nezihi beye de "Ben böyle bir dünyada yaşamak istemiyorum. "dedim. Kim ne derse desin, sosyalliği reddeden asosyalliği dayatan her sisteme karşıyım. "Kahve içmek için buraya gelmenize gerek olmayacak." dediğinde itiraz ettim direkt. 

Nezihi beyin sunumundan sonra sıra bendeydi, kitap etkinliğimiz kapsamında ünlü Rus yazarı Tolstoy'un İvan İlyiç'in Ölümü adlı romanını anlatacaktım. "Bu kadar para konuşulduktan sonra mülkiyet kavramını reddeden bir yazarı ve onun ölüme yaklaşan bir insanın öyküsünü anlattığı  kitabını tanıtacağım. " dedim. "Ayrıca ben de Tolstoy'a katılıyorum." dedim. Ne kadar etkili anlattım ya da etkili anlatabildim mi bilmiyorum, elimden geldiğince hem yazarı hem kitabı bir sohbet ortamında anlattım. Mesleğimizin basın mensubu Nusret bey kamerayla çekim yapıyordu, bu da beni heyecanlandırdı açıkçası. 

Benden sonra uzman psikolog Nuray Kanmazer sözü aldı. O da bu romanın psikolojideki önemini, psikolojiye etkisini ve ölüme yaklaşma sürecinde bu duygunun insanlarda yaptığı etkiyi anlattı. 

Sunumlar bitince dernek başkanı Gülüzar hanımla kitaplarımızı imzalayıp okurlarımızla sohbet ettik. 

Gerçekten harika bir pazar günüydü ama en güzeli hemen yakındaki Orhan Kemal Müzesi gezimizdi. 

Gülüzar hanım sağolsun müzenin kurucusu ve yöneticisi Işık Öğütçü beyle anlaşmış ve pazar günü kapalı olan müzeyi açtırmış bizim için. Işık bey Orhan Kemal'in oğlu ve benim sosyal medyadan takip ettiğim biridir. O kadar mutluydum ki, Işık beyle tanışmak onunla sohbet etmek harikaydı. Bize müzeyi detaylı bir şeklide anlatarak gezdirdi. Daha önce defalarca geldiğim yer bu müze. En son geçen yıl oğlumu getirmiştim. Ancak bu kez Işık beyle gezmek gerçekten çok farklıydı. Gezinin sonunda alt kattaki kafeden kitaplar da aldım. Orhan  Kemal'in okumadığım kitabı yok gibidir, o yüzden Işık beyin yayına hazırladığı kitaplardan aldım. Biri Abdülkadir Kemali Bey'in anıları (Orhan Kemal'in babası) diğeri Orhan Kemal'in içinde İstanbul geçen öykülerinin toplandığı 'İstanbul İstanbul' kitabı. 

Eve gelir gelmez hatta Kabataş'tan bindiğim Üsküdar motorunda okumaya başladım halkın içinden halkın kendisi olan Orhan Kemal'in güzelim öykülerini. 

Müzenin kafesinde çok oyalanmıştım, herkes gitmiş bir ben kalmışım. Cihangir'den Tophane'ye yokuş aşağı yürümeye başladım. Karşımdaki muhteşem Boğaz manzarasına baka baka indim ve tramvaya binip Kabataş'ta indim, doğru Üsküdar motoruna. 

Üsküdar harika, Üsküdar benim evim, ama karşı yaka da güzel, Beyoğlu, Beşiktaş, Sultanahmet benim vazgeçemediğim mekânlar. Özlüyorum bir süre gidemezsem yalan yok. 

Dalaman'a tam yerleştiğimde bile sırf buraları gezmek için geleceğim.