HAYATINIZI SORGULAYIN



Hafta içi bir akşam iş çıkışı yakın bir arkadaşımla karşılaştım. Ayakta yaklaşık yarım saate yakın konuştuk. Konuştuğumuz konular ayaküstü ve yarım saate sığacak şeyler değildi tabi ama hayat işte, hep bir telaş, acele ile geçip gidiyor. Oturup keyifle enikonu sohbetler bizim için neredeyse hayal olacak sanki yakın gelecekte. 

Olmamalı!

İş güç peşinde koştur koştur geçen hayatlar hayattan mı sayılır sizce? 

Gelecek kaygısı, endişesi ile adeta işin kölesi gibiyiz. Çalışmadan duramayan, işi seven biri olarak söylüyorum bunu. Kendi mesleğimden dem vurarak tabi ki. Biz büro sahibi mali müşavirlerin gecesi gündüzü kalmadı. Ayda en az iki pazar günü dahil sürekli çalışan meslek mensubuyuz. Tatilde bile telefonlarımız durmaz, gittiğimiz her yere bilgisayarımız da bizimle gelir. Doğum, cenaze ya da düğün tarihleri beyanname zamanına denk gelmesin diye dua ederiz. Çocuklarımız bizi evde de çalışırken görür genellikle. Aile içi akşam sohbetleri belki artık pek çoklarında kalmadı ama bizlerde neredeyse yok oldu. Çocuklarımızın büyürken geçirdiği değişimleri göremeden, onlara yeteri kadar ilgi gösteremeden bir bakmışız birlikte anı biriktiremeden kocaman olmuşlar. 

Ben kendi adıma bu bakımdan şanslıyım. Çocuğum büyürken bir şirkette bağımlı çalışandım ve teknolojinin bağımlısı olunmamış, mesleğimiz mevzuat yüküyle bu kadar ağırlaşmamıştı. 

Sadece bizim mesleğimiz değil tabi ki aynı durumda olan. Teknolojinin gelişmesi ile ve özellikle pandemiden sonra uzaktan çalışmanın yaygınlaşması mesai kavramını yok etti. Her an hazır olmalısın gelen e-posta ve mesajlara. Ne yemeğini işten uzak keyifle yiyebiliyorsun ne çayını kahveni soğutmadan içebiliyorsun. Ufak bir yürüyüş ve hava almak amaçlı dışarı çıkıyorsun, kulaklığını takıp müziği açıyorsun daha birinci şarkı bitmeden dıt dıt mesaj sesleriyle bütün keyfin kaçıyor. Telefonunu kapatman gerek kapatamıyorsun. Neden kapalıydı telefonun sorusuna maruz kalıyorsun. 

Bir gün, sadece bir gün o da belki öğle sonrası işi gücü düşünmeden şu güzel İstanbul'un tadını çıkarayım, bir iki yer dolaşıp keyif yapayım diyorsun mümkün değil. Susmayan telefonunu açtığın anda dakikalar süren konuşmalardan yanındaki arkadaşın, dostun, sevgilin her kimse bunalıyor ve ne keyif kalıyor ne huzur. Hattın karşı tarafındakine, "Bugün tatil ilan ettim kendime, yarın bakarız." diyemiyorsun. İnanılır gibi değil ama anlamıyor kimse bunu. Depresyona girdin sanabiliyor, sorumsuzluk yaptığını düşünebiliyor. 

Baban ölüyor, beyanname son gününe denk geliyor; başsağlığı diledikten sonra işi sorabiliyor insanlar. Başsağlığı bile dilemeden işinin derdine düşen gördüm ben.

Hastalansan kısa bir geçmiş olsun diyor, hastanede olup olmadığını önemsemiyor, bankaya gönderilecek mali verilerin zamanını soruyor. Beklemek yok, herkesin işi acele ve işten önemli hiçbir şey yok artık insanlar için. Vicdanı unutmuş kalplerini taşıyan robotlaşmış bedenleri ile para peşinde köle gibi koşturuyorlar. 

Yok, artık bu mesleği yapmayacağım yahut başka türlü bir hayat mümkün diyorsun, insanlar sana yapabileceğin başka bir işin hiç de kolay olmadığını, bu sevdadan vazgeçmen gerektiğini söylüyor. 

Neden?

Halihazırda yaptığımız iş artık ağır geliyorsa, hayatı yaşamamıza engel oluyorsa neden bu düzeni değiştirmek istemeyelim ki? Nedir bize engel olan? Gelecek kaygısı ve endişe mi?

Kaygı ve endişeyi ne kadar çok yaşarsak, sürekli bunları düşünürsek o kadar çoğaltmış oluruz. Bunlar korkunun sonucudur. Oysa içimizdeki sonsuz sevgi ile yaşar, hayata bu gözle bakarsak neler değişir bilmiyoruz. Paranın hep çok çalışarak kazanılabileceğini kodlamışız beynimize. Aşkı, sevgiyi, arkadaşlığı, dostluğu, doğayı doyasıya yaşayamadan para kazanma peşinde zincire vurulmuş köleler misali bir çarkın dişlileri arasında yitip gidiyoruz. 

Düşüncelerimizin gücü ile başarabileceğimiz ne çok şey var. 

Ve paradan daha önemli olan sağlık, huzur, mutluluk. 

Bunlar tamam olunca para geliyor inanın. 

Hayatımızı harcamanın alemi yok.

Yok, depresyonda falan değilim, son derece sağlıklıyım çok şükür ve aklım da başımda. 

Sorgulayın hayatınızı derim size. 

Esen kalın.

Yorumlar

Popüler Yayınlar