NEFES NEFESE



Başından sonuna nefes kesici bir haftaydı.

En son Messi'li Arjantin'in Dünya Kupası şampiyonluğunu kazandığı final maçını izleyerek de müthiş bir kapanış yaptık, çok şükür:)


Dalaman'dan misafirlerim vardı hafta başında, yazın planlamıştık iki günlük İstanbul turunu. Ama ne iki gündü, koştur koştur dolu dolu o kadar çok yer gezdik ki bu kadarını kendimiz bile tahmin edememiştik. 

Süleymaniye Camii ile başladık, Sahaflar Çarşısı, Kapalıçarşı, Mahmut Paşa, Mısır Çarşısı, Eminönü, Karaköy, Tünel, Taksim'e devamla Çiçek Pasajında bitirdik ilk günü. Hava o kadar soğuktu ki, bir gün önce yirmi derecelerdeki İstanbul havası birden kışa dönmüştü. Hiç beklemediğimiz soğukta tir tir titreyerek gezdik inanın. Yağmur da cabası.

İkinci gün nispeten iyiydi, sabah vapurla Eminönü oradan tramvayla Çemberlitaş, Sultanahmet, Karaköy Tünel, Kuledibi, Üsküdar Çarşısı, Kadıköy Çarşısı derken Kadıköy Nisan Balık'ta da ikinci günü tamamladık ve yolcu ettim misafirlerimi. 

Bu iki güzel günden neler anlatabilirim diye düşündüğümde maalesef hayal kırıklığı yaşadığım Kapalıçarşı Tarihi Şark Kahvesi geldi aklıma ilk. Tarihi Şark Kahvesi adı üstünde tarih kokar. Duvarlarında tarihten izler taşıyan fotoğraflar vardır. Orada çay kahve içerken tarihi hisseder, yüzyıllar öncesine gidersiniz. Giderdiniz yani, artık yok o his. Epeydir kapalıydı, tadilat diyorlardı. En son bu yılın başlarında gittiğimde büyük bir değişimin olduğunu anlamıştım. Camları sarı kâğıtlarla kapatılmıştı ve içeriden ışık sızıyordu. Kapıyı çaldım, bir işçi açtı, "Ne zaman açılacak?" diye sordum, arkasında duran takım elbiseli gençten bir adam yanaşıp "Bir şey mi var hanımefendi?" dedi. Aynı soruyu ona da sorup cevap beklerken içeriye de göz attım. Gördüklerim hiç hoşuma gitmedi. Adam, "Yakında açılacak, bekleriz." dedi. "İşletmesi mi değişti?" soruma da "Evet." cevabı verdi. Anladım zaten, değişmedik bir orası kalmıştı. Ünlü bir zincir şirket almış işletmesini. (ismini hatırlamıyorum, hiç de merak etmiyorum) O kadar üzüldüm ki, hayal kırıklığımı tarif edemem. Ne eski güleryüzlü çalışanlar, ne otantik tadı kalmış. Fiyatlar konusunda söyleyecek bir şeyim yok, farklı bir ortam olması nedeniyle her zaman biraz daha pahalıydı zaten ama şimdi uçmuşlar diyebilirim. 

Bizi en etkileyen, içimize ruhani bir tat katan yer ise Çemberlitaş Piyer Loti semtindeki Şerefiye Sarnıcıydı. Pandemi döneminde keşfetmiştik ilk, çok beğenmiştik, tekrar görelim, Dalamanlı misafirimiz Ayşe'ye de gösterelim dedik. Girişe geldiğimizde paralı olduğunu görünce şaşırdık önce, çünkü eskiden giriş ücretsizdi. İki çeşit giriş ücreti var, tek 50, çift 75 lira. Müzikli ışık gösterisi oluyormuş içeride, biz saatin uygunluğu yüzünden tek gösteri bileti aldık. Müzekart geçmiyor burada bilginiz olsun. Biletleri görevlinin elindeki alete okuttuktan sonra merdivenlerle aşağıya indik. üç beş dakika gibi kısa bir süre gezindikten sonra ortalık karardı ve müzikle birlikte ışık gösterisi başladı. Türkiye'nin ilk 360 derece projection mapping sistemine sahip müzesi olmuş. Müthiş bir deneyimdi, aldı götürdü bizi, boyut değiştirdik adeta. Şerefiye Sarnıcının bulunduğu yerde daha önce Eminönü Belediyesinin ek hizmet binası vardı, çok gidip gelmiştim oraya. Eminönü Belediyesi Fatih Belediyesine bağlanınca bu bina yıkılmış ve yakın zamana kadar pek bilinmeyen sarnıç ortaya çıkarılmış. Kitabesi yokmuş ama mimari özelliklerinden MS. 408-450 yıllarında yapıldığı öngörülmüş. Mutlaka gidin, hiç pişman olmayacak, bambaşka duygularla çıkacaksınız buradan, verdiğiniz paraya da değecek.

İkinci gün gittiğimiz en güzel yer ise Galata Kulesi'ydi. Son gidişimin üzerinden on yedi yıl geçmiş. Restorasyona girdiğini biliyordum, yeni halini görmemiştim haliyle. Oldukça iyi olmuş bence. Orta katlar müze şeklinde düzenlenmiş, ayrıca hediyelik eşyalar satışta. Güzeller fakat anormal fiyatlarda, yani insan bu kadar da olmaz diyor. Sanki bakın ama almayın der gibi:) Bir de kocaman ekranda Hezarfen Ahmet Çelebi'nin kuleden kanat takıp Üsküdar Doğancılar Parkına uçuşunun temsilî gösterimini yapmışlar. Bu da güzeldi doğrusu. En üst katta, terasa çıkmadan içeride büyük dürbünlerden İstanbul'un harika manzarasını seyretmek doyulmaz keyif veriyor. Terası anlatmaya gerek yok, anlatılmaz gidip görmek gerek. Biz şanslıydık, erken saatte henüz tenha sayılabilecek ziyaretçi sayısı varken çıkışta giriş kapısının önünde gördüğümüz kalabalık müthişti. Çoğu öğretmenleriyle gelmiş öğrencilerdi bunlar.  

Perşembe akşamı Mali Müşavirler Derneğimizin Üsküdar Şubesinin Türk sanat Müziği konseri vardı, büyük yorgunluğuma rağmen gittim, çok kalamadım ama kısa süre de olsa keyiflendim. 

Dalaman misafirlerimin gittiği gün ablam geldi Bursa'dan. Cumartesi günü Çengelköy Çınaraltı Kahvesinde ablam ve arkadaşı Sevim ablayla çok keyifli birkaç saat geçirdik. Akşama Avatar 2 filmine biletimiz vardı, Nev Çarşı sinemasında. 21:40 seansına girdik. Aradaki zamanı da çarşıda mağaza dolaşarak ve yemek yiyerek geçirdik. Avatar 1 filmine de ablamla gitmiştim yıllar önce, yine onunla denk geldi. Aslında ben pek sevmem bu tür filmleri, ablam istemeseydi ilk filme asla gitmezdim. Onu seyredip hoşlanınca ikincisine gitmekte tereddüt etmedim ve en az ilki kadar beğendim. Üç saat nasıl geçti anlamadım. Aslında mesajı ne olursa olsun şiddet görmekten hoşlanmıyorum sinemada ama devamı çekilirse ki öyle görünüyor yine giderim:)

Geçen hafta da Netflix'de Recep İvedik 7 filmini izlemiştim. Hayatta asla izlemem dediğim filmlerdendi. Bile isteye izledim ve inanın şaşırtıcı şekilde beğendim. Film tam bir taşlama olmuş, oldukça cesur diyaloglar, sahneler var. Filmi izlerken bu dönemin Kemal Sunal'ı diye geçirdim içimden ne yalan söyleyeyim. Böyle düşüneceğim hiç aklıma gelmezdi. Daha önceki filmlerini izlemedim, sadece birkaç tanıtım ve misafirliklerde izleyenlerin yanında mecburen katıldığım sahneler dışında. İnsanlar niye güler ki buna derdim. Son filminde hem güldüm hem düşündüm.  Tavsiye değildir, giden gider, ben beğendim.

Pazar sabahı artık haftanın son etkinliğini yapıp erkek kardeşimde kardeşler kahvaltısına gittik. En sevdiğim, hep sevdiğim, tüm kardeşler birarada yiyip içip muhabbet edişimizdir. Ne güzel oldu.

İşte böyle. 

Şimdi iş zamanı, haftaya hızlı başlamak lazım, yıl sonuna ne kaldı şunun şurasında. 

Narmanlı Han Girişi


Şerefiye Sarnıcı

Galata Kulesi

Kapalıçarşı Fesçiler Kapısı


Süleymaniye Camii teras



Yorumlar

Popüler Yayınlar