RÜSTEMOĞLU CEMAL'İN TUHAF HİKÂYESİ





Perşembe akşamı, aralık ayının mesleki koşuşturması içinde fırsat yaratıp tiyatroya gidebildik. 

Yıllardır Şehir Tiyatrolarında her ay bir oyuna gitmeyi gelenekselleştirdik. Önceleri aile ve arkadaşımızla giderken sonraları meslektaşlarımızla sürdürdük bu geleneği. Ancak araya Covid 19 salgını girdi, sonra ben artık yılın büyük bölümünü Dalaman'da geçirmeye başlayınca seyrekleşti tiyatroya gidişlerimiz. Hazır İstanbul'dayken bir oyuna gitmeye karar verdik. Yedi kişilik küçük grubumuzla Ümraniye Sahnesinde Rüstemoğlu Cemal'in Tuhaf Hikâyesi adlı oyunu seyrettik.

Oyun, yerinden yurdundan edilenlerin hikâyesini anlatıyor. Tek kişilik, tek perde, yetmiş beş dakika. Seyirci genelde tek kişilik oyunlara fazla rağbet göstermiyor, en azından benim yakın çevremde böyle. Fakat bu öyle bir tek kişilik oyundu ki bol oyunculu bir müzikal tadı bıraktı bizde. Osmanlı'nın son döneminde Girit'ten başlayıp İstanbul'a, oradan Çanakkale'ye ve Cumhuriyet döneminde Ayvalık'a uzanan bir dönemi anlatıyor. Sahnesin arkasında tül perdenin gerisindeki orkestranın müziğiyle şarkılar da söyleyen Levent Üzümcü anlatıyor. Anlatırken hikâyedeki tüm karakterlere bürünüyor. Birden sahnenin kenarına oturup ışıkları yaktırıp seyirciyle diyaloğa başlıyor. Çok doğaçlama bu sohbetlerle bir anda hikâyeden kopuyorsunuz ama yine bir anda sahnenin ortasına fırlayıp sizi tekrar oyunun içine alıveriyor. 

Levent Üzümcü'nün sorduğu sorulara verdikleri cevaplardan oyuna tekrar tekrar gelen seyircilerin olduğu anlaşılıyordu ön sıralarda. Bazı seyirciler, "Sizin yüzünüzden biz bilet bulamıyoruz." diye espri yaptı, salon kahkahaya boğuldu. 

Bir tiyatro oyununda bu kadar çok alkış görmemiştim. Levent Üzümcü alkışları sona saklayın dediyse de durmadı alkışlar. 

Bu arada, telefonuyla oynayıp duran bir seyirciye de çok güzel ders verdi. Hem ön sıralarda oturuyor hem de oyunla değil telefonuyla ilgileniyor. "Arkadaşım, şu telefonu bırak elinden." deyip tüm seyircilere doğru dönerek, "Karanlıkta görünmeyeceğini sanarak telefonun ışığını yüzüne tutan insanlar var bizde." dedi. O seyirci ne yaptı sonrasında bilmiyorum ama yerinde olmak istemezdim. 

Tiyatroya isteksiz gelen biri genç diğeri yetişkin iki arkadaşımız oyunu çok beğendi hatta genç arkadaşımız bir kez daha seyretmek istediğini söyledi. 

Her şey harikaydı, sahne, müzik, şarkılar, kostümler. En çok da oyunu sırtlayan Levent Üzümcü, muhteşem bir performans gösterdi.

İzleyin, izlettirin, çok ciddiyim kaçırmayın.









Yorumlar

Popüler Yayınlar