HAYAT BOŞ, BOMBOŞ



Yazmaya elim varmadı kaç gündür. 

Bugün Kahramanmaraş depreminin on dördüncü günü. On dört gündür nasıl yaşadığımı ben de bilmiyorum. Acı, keder, gözyaşı ne varsa...


Televizyon seyretmeyen benim on dört gündür televizyonum açık, hiç kapanmadı. Twitter hayatım oldu. 

Allah'ım bu nasıl bir acı, nasıl bir keder? İlk iki gün kendimi tuttum, ta ki o videoyu görene kadar. Terlikle dolaşan depremzede bir kız çocuğu kendisine verilen botu sevinçle giyiyor, sonra ayağından çıkardığı terlikleri birbirinin içine sokup eline alıyor. Saldım kendimi, annemin ölümünün üzerinden birkaç ay geçtikten sonraki gibi sesli ağladım. Empati yapmak çok zor, her şeyini kaybetmiş insanların yerine nasıl koyar insan kendini? Bu kadar büyük çaresizliği nasıl anlayabilir? Uzaktan izleyip üzülüp ağlıyoruz, bir de elimizden gelen yardımı yapmaya çalışıyoruz, o kadar.

Yıllar önce blog sitesinden arkadaş olduğum Burak Malatyalı. Yazı sevdalısı gencecik bir çocuktu, evlendi, çocuğu oldu ve Facebook'ta iletişimimiz devam etti. Eşiyle de iletişim kurduk. Harika bir aile oldular. Deprem olduğu gün ilk aklıma gelenlerdi. Telefonu meşgul etmemek için mesaj yazdım, "Rızkımız varmış abla, yaşıyoruz." dedi. İki gün sonra eşi Hatice'yi aradım. Deprem anını öyle bir anlattı ki sanki yaşadım o anı. İlk depremde zor da olsa çıkmışlar dışarı. İkinci depremde evleri yerle bir olmuş. Ankara'ya ablalarının yanına gitmişler. "Artık Malatya'ya dönmem." diyormuş Burak. Bütün hayatları değişti. Ama ya kurtulamayanlar? 

İnandığım tek şey, bunun kader olmadığıdır. Kimse beni bunun tersine inandıramaz. 

Bu ülke daha ne kadar bu tür acıları yaşamaya devam edecek? 

Öğle üzeri kafamda bunları yazmak vardı, artık yazıp içimi boşaltmak istiyordum. Ama öyle bir haber aldım ki nefesim kesildi, kalbim acıdı. İki üç yıl önce İstanbul'dan ayrılıp Bodrum'a yerleşen meslektaşım, arkadaşım Emel Batuman uzun süredir savaştığı hastalığı yenemeyip hayatını kaybetmiş. 

Oysa çok inancı vardı bu hastalığı yeneceğine. Yılbaşından önce ofisini kapatmıştı. Artık iş stresinden uzak hayatı yaşamak istiyordu. Olmadı. Nasıl hayat doluydu, nasıl güleçti, nasıl insancıldı...

Tanışmamız bir mesleki mail ile oldu, birbirimizi yanlış anlamıştık, çok parlak bir tanışma olmadı. Ama aradan bir yıl geçmeden karşılaştığımız bir etkinlikte bu sorunu yok ettik. Evine misafir oldum, müthiş güzel bir arkadaşlık oluştu aramızda. Dün gibi hatırlıyorum, evinin balkonundaki sohbetimizi. O gün söylemişti Bodrum'a yerleşeceğini. İmrenmiştim, ben de artık bu çok sevdiğim şehirden kaçıp gitmek istiyordum. Onun taşınma sürecini izledikten sonra ben de kesin kararımı verdim ve artık Dalaman'dayım. O kadar üzgün ve pişmanım ki ilişkimizin sadece telefonda kalmasına. Bir kez daha öğretti hayat bana hiçbir şeyi ertelememek gerektiğini. 

Emel önce ablasını kaybetti bu hastalıktan sonra annesini. Aynı hastalığa yakalanacağını düşünmüş müydü acaba? O kadar yüksek yaşam enerjisi vardı ki. Belki bu dışa görünen yüzüydü kim bilir?

Akşamüzeri onunla olan fotoğraflarımı bulmak için bilgisayarımda tarama yaptım. Yapmaz olaydım.

Kaybettiğim o kadar çok insana rastladım ki. Ne kadar çok insan geçiyor hayatımızdan. 

Yüzlerce fotoğrafa baktım ve yazar Selim İleri'nin sözünü hatırladım. Fotoğraflar acı veriyor.

Bu akşam ben de onun gibi düşünüyorum. Objektife tüm yaşam enerjisiyle bakan kaybettiklerimi görünce gözyaşlarımı durduramadım. 

Ruhun huzur bulsun sevgili arkadaşım. Senin gülen yüüznü hiç unutmayacağım. Affet beni, yanına gelmek isteyip gelemediğim için. 




Yorumlar

  1. Evet hayat boş canım. Bızler nedence hep o boşluğu doldurmakla meşgulüz. Arkadaşına Allahdan rahmet diliyorum.Başın sağolsun canım.

    YanıtlaSil
  2. Nurten Evlâdım bu nasıl güzel ifade etmek.Olayları okumadım sanki yaşadım yavrum. Okurken çok duygulandım. Emeğine kalemine sağlık. Depremde vefat edenlere Allahtan rahmet diliyorum. Kalanlara da baş sağlığı ve sabır. Ayrıca güzel yeteneklerin için kişiliğin her zaman dimdik ayakta durabildigin için seninle övünüyorum güzel kızım. Öpüyorum Selamlar sevgiler. ...

    YanıtlaSil
  3. Yazınıza ne yazacağımı bilemedim Nurten kardeşim. Burak ve ailesine sağlıklı bir yaşam diliyorum. Emel Batman'a Allah'tan rahmet diliyorum.
    Yazdığınız gibi, deprem bir kader değildir asla. İnsanlık anlayışımızı ve yaşam biçimimizi değiştirmek lazım. Hep bana anlayışı terk edilmeli. Bilimsel veriler ışığında önleyici tedbirler alınmalı. Selamlar saygılar.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar