İSTANBUL'A DÖNÜŞ



Yirmi buçuk aylık Dalaman serüveninin ardından yeniden evimdeyim, ait olduğum yerde. 

İstanbul'da, Üsküdar'dayım. Ne çok özlemişim, nasıl hasret kalmışım...

Sokakta bile kendini evinde hissedebilmek kadar güzel bir şey yok. Kafanı çevirdiğin hemen her yerde bir tanıdığa selâm vermek gibi iyi hissettiren bir şey yok. Neşeyle, güler yüzle karşılanıp "Çok özledik." demelerini duymanın verdiği keyfin tarifi yok. 

Gittim, döndüm, ne iyi oldu. İnsanın kendini tanıması için demek ki bazen böyle bir yolculuk gerekiyormuş. 

Gittim, çünkü:

Kendimi çok yorgun hissediyordum. Âşığı olduğum İstanbul'un kalabalığı, gürültüsü, trafiğinden, koştur koştur yaşanan ve özel hayata neredeyse yer bırakmayan mesleğimden yoruldum. Birkaç yıldır kafamda olan göç düşüncesini başka bir etkenin de yardımıyla hayata geçirerek yola çıktım.

Döndüm, çünkü:

İstanbul'a âşık insanın başka bir yerde yaşayamayacağını anladım. Sokak sokak gezmeyi özledim. Kalabalığı, gürültüyü özledim. Çok şikayet ettiğim mesleğimden kopamayacağımı da hayretle gördüm. 

İyi ki gitmişim. Hayat boyu birbirimize misafir olacağımız, dünyanın en iyi insanları dostlarım oldu. Onlara bırakması hiç de kolay olmayan harika bir köpek Tarçın'la dört ay unutulmaz bir yaşam deneyimim oldu. 

Hayatı yaşamadan anlamayan, macera göbek adı olmuş bir kadınım. Bu macerayı da iyi ki yaşadım. Yaşamasaydım acaba soruları kafamda dönüp durmaya devam edecekti. 

Yirmi beş gün hızla geçmiş anlamadan. Aynen eskiden olduğu gibi. 

Herkes "Alıştın?" mı diye soruyor, alışmaya çalışmadım ki, jet hızıyla adapte oldum. Sadece yeniden yerleşme biraz zamanımı aldı o kadar. Kimisi de şaşırıp, "Çok sürpriz oldu bize bu, sizi örnek alıyorduk, biz de gitmeyi düşünüyorduk." diyor. Ben yapamadım, belki başkaları çok rahat yapabilir, bir dolu örnek var. İnternette araştırdığınızda göreceğiniz tavsiyelerde olduğu gibi yerleşmeden önce buradaki düzeni bozmadan orada bir kış ve bir yaz geçirmek gerek. Ben iki kış ve iki yaz geçirdim sayılır, geç anlıyorum demek ki:) 

Mutluyum, şükrediyorum hayata. Eski enerjimi kazandım. 

Öğle yemeklerinde Kent Lokantasına gitmek bile beni mutlu ediyor. Adeta bir röportaj havasında geçiyor hemen her gün. Mutlaka bir iki insanla sohbet ediyorum. Denk geldiklerim de genellikle yaşlı amca ve teyzeler nedense. Siyasetten hayata ne varsa konuşuyoruz kırk yıllık dost gibi. 

Dönüş yazım bu kadarla kalsın. Ya kaldığım yerden devam ederim ya da yine gezdiklerimi, gördüklerimi anlatırım zaman buldukça. 

Esen kalın.

Yorumlar

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar