FİZİK😉


Geçtiğimiz pazartesi fizik tedaviye başladım.

Kırılan kol kolay iyileşmiyormuş. Üç hafta alçı, altı hafta atel içinde kalınca hareketsizlikten kısıtlama oldu omuzda. Her ne kadar normal hayatımı devam ettirmeye başladıysam da, kendi kendime giyinip kendi kendime banyo yapabiliyorsam da kolumu arkama çeviremiyorum. Sabahları bilek, dirsek ve omuz kaskatı uyanıyorum. Yarım saat kadar sonra yumuşama oluyor ama kol gitmiyor işte arkaya. Ortopedi doktorum oklava ile yapılacak hareketler önermişti yapmaya çalıştım da yeterli olmadığını anladım ve bir hastanenin fizik tedavi servisine başvurdum. Altı gün oldu, her gün gidiyorum ve şimdiden çok faydasını gördüm. Otuz seans verdi doktor. Fizik tedavi uzmanım Eda hanım bu tür hastalıklarda omuzun yirmi seansta açıldığını söyledi, inşallah bakalım. 

Böyle olunca günlerim çok yoğun ve telaşlı geçiyor. Tedavi 14:50'de başlıyor 16:00'da bitiyor. Yani gün ortası ve muhasebede beyanname haftası. Ofise gitsen bir türlü gitmesen başka türlü. Evden hastaneye tek vasıta yok zaten. Tedavi sonrası yorgun olduğumdan ertesi sabah çok erken kalkamıyorum ve ofise geç gidiyorum. Az buçuk iş yap sonra hadi bakalım yola düş, hastaneye yetiş. Bir de yağmurlar başladı ve ben hayatımda ilk kez bu kadar ıslandığımı hatırlıyorum. Hastaneye gider gitmez üstümü başımı çıkartıp sedye örtüsünü kendime etek yaptım da öyle girdim tedaviye. 

Gidiş zorlukları yaşasam da keyifli yanları da var. Aynı odada üç kişiyiz ve hepimizin hastalığı farklı. Bir yandan hareketleri yapıyor bir yandan sohbet ediyoruz. Bir tane delikanlı var, çok esprili bir genç, epey güldürüyor bizi. Bacağı kırılmış olan bir genç kadın vardı, otuz seansı bitirdi gitti fakat tam iyileşemedi. Ayağının üstüne hâlâ güçlü bir şekilde basamıyor ve özel kalın kocaman bot giyiyor. Anladım ve şükrettim ki iyi ki sol kolla paçayı kurtarmışım. Ne zor ya rabbim yürüyememek. En kötüsü başkasına muhtaç olmak. Kız kardeşinin yanında kalıyormuş ve kadın çok titizmiş, botu evde giydirmiyormuş. Oysa o botu sürekli giymesi gerekiyor. 

Gün ortası ve işlerin de yoğun olduğu zamanda tedavinin en kötü yanı biriken işleri eve taşıyıp akşam çalışmak zorunda olmak. Çalışırken fazla kahve içip bir de uykusuzluk çekmek. 

Gerçekten çok dikkatli olmak gerektiğini anlamama yaradı bu kırık. Benim gibi telaşe memuru insan elbet bir gün düşüp bir tarafını kıracaktı büyük ihtimalle ve o ihtimal gerçek oldu. 

Ama yüzdüm yüzdüm kuyruğuna geldim sayılır. Bu günler de geçer gider, acı tatlı bir dolu anısı kalır. 



Yorumlar

Popüler Yayınlar