BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU İLE BİR PAZAR GÜNÜ
Bugün oldukça verimli bir gün oldu.
Uzun zamandır yöneticisi olduğum apartmanın hesaplarını toparlamayı istiyordum. Bu yıl sonunda devretmeyi düşünüyorum çünkü. Tam on yıldır yöneticilik yapıyorum, inanılmaz geldi birden, hesaplayınca. Dünya kadar iş arasında apartman yöneticiliği yapmak zor, hele de onca yıl. Bir yükten daha kurtulacağım hayırlısıyla.
Ondan önce muhasebe işlerim vardı, bir zaman onlara ayırdım ve çok şükür hallettim. Pazar günleri başka işim yoksa sessiz sedasız, aramasız sormasız çok verimli çalışılıyor.
Apartman hesapları işi sevimsiz ya hani, ben de güzel müzikler açıp dinleyeyim dedim. Fakat You Tube'dan bana sunulan bir video çıktı yine karşıma geçen haftalardan birinde olduğu gibi. 'BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU'NUN BİLİNMEYENLERİNİ TORUNUNDAN DİNLEYİN'.
Durur muyum izlemeye başladım tabi. Bir yandan elimde kalem, gelir gider kayıtlarını deftere geçiriyorum bir yandan gözüm belgeselde, coşkuyla izliyorum. Böyle çalışma mı olurmuş, o hesaptan hayır gelmez demesin kimse; ben böyle çok daha verimli oluyorum, çünkü sevimsiz iş bir anda keyif aldığım işe dönüşüyor.
Sonrasında onu takip eden altı video daha geldi karşıma ve inanın aynı coşkuyla onları da izledim, hesaplar bitene kadar.
Nelerdi bunlar?
-BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU TRT ARŞİV
-YAZMA SANATI HUGHETTE EYÜBOĞLU (Ailenin gelini)
-BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU (İskilip Belgeseli)
-KIVIRCIK SAÇLI BİR ADAM BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU
-BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU / SEVMEK GÜZEL MESLEK REİS
-BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU'NUN TORUNU ODATV'YE KONUŞTU
Üç saati aşan keyifli seyir beni çok eskilere götürdü. Sanırım 90lı yılların sonu yahut 2000li yılların çok başıydı, Kış sonu bir akşamüstünde Taksim'den Beşiktaş'a inerken otobüste aldığım kitaplardan birini okuyordum. Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun 'Bu Anadolu Var Ya' isimli kitabın önsözüne oğlu Mehmet Hamdi şöyle yazmıştı hiç unutmuyorum: "Babamın külliyatını yayınlayarak bir kültür hizmeti yapmaya çalışıyorum ama şimdilerde artık çok kimse ilgilenmiyor bunlarla. Kimbilir kaç kişi okuyacak ki elinizdeki bu kitabı?" minvalinde. Eve gider gitmez bir mektup yazdım Mehmet Hamdi Eyüboğlu'na. Adresini bulup postaladım. Bir gün, bir ilkbahar günü aile toplantısına gitmek üzere evden çıkarken posta kutusunda kalınca bir zarf gördüm. Aman Allah'ım bu Mehmet Hamdi beyden gelen mektuptu. Heyecandan delirecek gibi oldum, dolmuşa biner binmez açıp okumaya başladım. Tam beş sayfa yazmış, inanamadım, sevinçten ölecek gibiydim. Beni her yıl Haziran ayının ilk haftasında Kalamış'taki evlerinin bahçesinde düzenledikleri yazma şenliğine de davet etmiş. Üstelik ufak bir Bedri Rahmi yazma deseni göndermiş.
Bu coşkuyla girdim akrabamızın evinde yapılan toplantıya ve hiç zaman kaybetmeden sevincimi paylaşmak için mektubu anlattım. Yaşadığım hayal kırıklığını hiç unutamayacağım. Benim için dünyanın en değerli hazinesi bu mektup onlar için hiçbir şey ifade etmiyordu. O gün anladım ki, Mehmet Hamdi haklıydı. Ben herkesi kendim gibi sanarak yaşadığım toplum hakkında cahil kalmıştım. Herkes sanatla edebiyatla ilgilenir, ilgilenmeli sanırdım. Ne büyük yanılgı! Yıllar içinde çok daha iyi anladım toplumun çoğunluğunun bu gibi "işleri" umursamadığını, umursayanları da alaya aldığını.
Sonuçta toplumca geldiğimiz nokta da ortada tabi, artık tüm değerlerimiz para üzerine kurulu.
Yazık!
Mehmet Hamdi bey 2009 yılında hayatını kaybedene dek her yaz gittim evlerinin bahçesine. Sonrasında eşi Hughette hanım ve oğlu Sabahattin Rahmi ile bir süre sürdürdüler. Pandemi döneminde yapılmadı. Hughette hanımın da 2021 yılında ölümünden sonra artık sadece online satış sitelerinde görebiliyoruz yeni ürünleri. Hughette hanım öldüğünde Sabahattin beyin telefonunu bulmuş, arayarak kendimi tanıtmıştım. Çok ilgilendi, beni eski atölye evin karşısında açtıkları yeni atölyeye davet etti. Tüm ailenin kibirden uzak alçak gönüllü olduğuna hep tanık oldum. Onları daha da sevdim böylece.
Ruhları şad olsun. O devirler kapandı, bir daha gelmeyecek, benzeri de olmayacak gibi bu gidişle.
Yorumlar
Yorum Gönder