YAN YANA

Hafta içinde harika bir gezi yaptım Beyoğlu'nda ve harika bir sergiye gittim.

Uzun zamandır hafta içi gezisine fırsat bulamıyordum ve yine uzun zamandır bir sergiye de gidememiştim, öyle iyi geldi ki. 

Beyoğlu İstiklâl Caddesi üzerindeki İş Bankası binası artık İş Bankası Resim ve Heykel Müzesi oldu. Daha önce İş Bankası'nın Beyoğlu şubesi olarak hizmet veren bina 29 Ekim 2023 tarihinde Cumhuriyetimizin 100.yılına armağan olarak açıldı. 

Bir zamanlar Beyoğlu İstiklâl Caddesi mekânımızdı, ikinci adresimizdi diyebilirim. Ancak 2013 yılındaki Gezi Olaylarından sonra seyrek gider olduk. Artık Kadıköy'ü mekân tutmuştuk. Fakat ne yalan söyleyeyim, çok sevmeme ve kendimi gayet iyi hissetmeme karşın Beyoğlu kadar tadı, keyfi yok Kadıköy'ün. Hoş, Beyoğlu'nun da artık eski halinden eser yok ama Beyoğlu her zaman farklı ve kozmopolit. Özgürlük alanı içinde olduğunuzu hemen hissediyorsunuz, kafanızı kaldırdığınızda tarihi binaların mimarisi ile büyüleniyorsunuz. Bir zamanlar orada yaşayanlarla telepati kuruyorsunuz sanki. 

Anılar, ah anılar! O kadar çok anım var ki...

Bir roman okumuştum yıllar önce, keşke ismini hatırlayabilseydim, roman kahramanı adam Beyoğlu'nda Afrika Han'da bir odada kalıyordu. O kadar etkilemişti ki konusu beni sırf bunun için o hanı görmeye gitmiştim bir akşamüstü. Hanı buldum ancak o kadar kırık dökük o kadar metruk durumdaydı ki açık kapısından bir iki adım attım, sonrasına cesaret edemedim, çünkü hava iyiden iyiye kararmaya başlamıştı. Şimdilerde biraz restore edilmiş diye duydum, tekrar gitmeye belki cesaret ederim bir gün. 

Yine bir gün sırf yazar Selim İleri'nin Gramofon Hâlâ Çalıyor kitabında anlattığı çocukluğunda yaşadığı evi görmek için çıkmıştım Beyoğlu'na. İstiklâl Caddesinden Cihangir'e inmiş ve o ünlü (benim için) Ümit Nüvit Apartmanını görmüştüm. 

Sergiye döneyim ben artık, bu yazı onu anlatmak için.

Müzenin kapısından girdim, sağda bir kafesi solda ise kitap ve hediyelik eşya dükkanı var. Bunlara sonra bakarım deyip 50 lira karşılığında biletimi alıp görevlinin anlattığı yolu takip edip asansörle önce 5.kata çıktım. Bu kat ve altında İş Bankasının kendi koleksiyonunun olduğu daimi sergi varmış. Yan Yana sergileri 3.katta Melahat-Eşref Üren ile başlıyor. 2.katta ise asıl merak ettiğim Eren-Bedri Rahmi Eyüboğlu sergisi var. Daimi sergi salonlarında Türkiye'nin çok değerli ressam ve heykeltıraşlarının çok değerli eserlerini gördüm. Osman Hamdi Bey, Hoca Ali Rıza, Mahmut Cüda, Fikret Mualla, Nazlı Ecevit, Devrim Erbil, Ne'şe Erdok, Bedri Baykam bunlardan ilk aklımda kalanlar. 

Daimi sergilerden sonra ilk Melâhat Eşref Üren katına indim ve daha önce pek de bilgim olmayan bu karı-koca ressamların eserlerini incelemeye başladım. Eşref Üren yaşı büyük olduğundan akademiye alınmadığı için misafir öğrenci olmuş, buradaki ünlü hocalardan ders almış, yurtdışına gidip kendini geliştirmiş bir ressamımız. Eşi Melahat hanım ise tamamen özel dersler alarak ressam olmuş. Hayranlıkla baktım resimlerine. Resimlerin etiketlerinde yazan doğum ölüm tarihlerini görünce şaşırdım ve üzüldüm. Eşref bey 87 Melahat hanım ise 51 yaşında hayatını kaybetmiş. Üstelik Melahat hanım eşinden 21 yaş da küçükmüş. Aklıma, erkeklerin genellikle kadınlardan önce hayatını kaybettiği geldi tabi. Bu öyküde ise gelenek tersine dönmüş. 

Gelelim 2.kattaki çok merak ettiğim Eren-Bedri Rahmi Eyüboğlu sergisine. 

Ülkemizin bu çok ünlü ve değerli ressamlarını tanımayan çok azdır diye düşünüyorum. Benim bu aileyi ilgi alanıma alışım, yazar Ayşe Kulin'in 'Füreya' kitabıyla oldu. Sonrasında bir Bedri Rahmi kitabının önsözünde oğlu Mehmet Hamdi Eyuboğlu'nun yazdıklarından etkilenince kendisine bir mektup yollamıştım. Sağolsun bu mektuba yanıtı tam 5 sayfa oldu Mehmet beyin. Nasıl heyecanlandığımı bugün gibi hatırlıyorum. O zamanlar her yıl Haziran ayının ilk haftası yaptıkları Yazma Şenliğine çağırdı beni. Pandemi döneminde bu şenliklere son verilene kadar gittim Kalamış'taki evlerinin bahçesine. Eren ve Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun hemen tüm eserlerine aşinayım; yazma şenliklerinde aldığım panolar, örtüler, paspartulardan ve dergilerde kitaplarda gördüklerimden, ama orijinal halini görmek bambaşka bir duygu veriyor insana. Üstelik daha önce hiçbir yerde rastlamadığım eserleri varmış. 'Ailemiz' adında bir bölüm vardı sergi salonunun bir odasında, özellikle buraya hayran oldum. 'Ninemiz' resmi beni büyüledi. Kumaş panolarda gördüğüm 'Karagöz'ün Gemisi' resminin orijinaline rastlamak ise güzel bir sürprizdi. 

Bir de tabi, bu katta başka bir sürprize daha rastladım. Füreya Koral'ın 1974'te İş Bankası Ayaspaşa Şubesi duvarı için yaptığı seramik pano. Bu pano sırlı seramik üzerine cam eritme ile yapılmış. O kadar güzeldi ki gözümü alamadım. Daha önce Unkapanı İMÇ Çarşısında kuş motifli mozaik panolarını görmüştüm. Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun da var o çarşıda mozaik panoları, onlar da İstanbul motifli ve çok güzeller. Tabi, yıllar oldu tekrar görmeyeli, umarım tahribata uğramamışlardır. 

Sergi 10 Temmuz 2026 tarihine kadar devam ediyor, bence herkesin görmesi gerekiyor. Resimden heykelden anlamam demeyin, hepinize hitap edebilecek eserler bulacaksınız. Ayrıca ülkemizin bu değerli sanatçılarının eserlerini birarada görmek her zaman mümkün olmayabilir. 









Yorumlar

Popüler Yayınlar