YAŞAMIN ANLAMI

Yaşlanmayla ilgili bir yazı okudum bugün. Geçen gün de benzeri bir yazıya rast gelmiştim.
Yaşlanmanın yaşla ilgili olmadığı, sahip olduğumuz düşüncelere bağlı olduğunu anlatıyordu ikisi de.
Bir anlamda olumlu olumsuz ayrımı yani. Hayata ne kadar genç bakarsak, ne kadar olumlu düşünürsek o kadar genç kalırız. Yaşlanmak beyinde oluyor, beynin yaşlanmışsa fiziksel organların da yaşlanmaya başlıyor. Genç bakış açısına sahip bir beynin varsa fiziksel organların da geç yaşlanıyor.
Türk kültüründe, geleneklerinde belli yaşa gelince o yaşa uygun davranmak, uygun giyinmek, oturaklı olmak, teyzeliği, amcalığı kabul etmek var diyor bir arkadaş; bu kabullenme insanı daha orta yaşa gelmeden yaşlandırıyor diyor. Bir yere kadar katılıyorum, o kadar erken yaşta vazgeçiyoruz ki bazı şeylerden sanki o vazgeçtiklerimiz sadece gençken yapılırmış gibi. Giyim kuşam konusunda ise kararsızım, yakıştığı sürece her yaşta istediğini giyebilir insan diye düşünüyorum. Tabi öyle örnekler var ki, bakmak bile gelmiyor içinden. Soytarılık, gençlik özentisi olup çıkmışlar var, kadında da erkekte de.
Bence hayata güler yüzle bakmalı insan. Hep bir hedefi olmalı, hep bir ümidi olmalı. Bir de özlü söz okudum bugün, sanırım çoğunuz biliyorsunuz; "Kış yaklaştıysa bahar çok da uzak değildir" Nasıl bir ümit barındıran cümle bu böyle. İnsanın hayata bağlılığını nasıl da güzel anlatıyor.
Babam yetmiş beş, annem altmış sekiz yaşında, halam seksenine yakın; üçünün de ortak özelliği hedeflerinin hiç yok olmayışı. "Bu kadar yaşadım, aman bir o kadar daha mı yaşayacağım?" deyip de salmıyorlar kendilerini. Hiç ölmeyecekmiş gibi plan program yapıyorlar, her sabah umutla uyanıyorlar, sevgiyle bakıyorlar gökyüzüne. Zaman zaman umutsuzluğa kapıldığımda onları düşünüyorum, insan bu dünyada niye yaşar? Önce kendini mutlu etmek için. Çünkü kendi mutlu olursa sevdiklerini de mutlu eder.
Hayatta hep bir işin olacak, bir yakınım da şöyle demişti, "Hiç bir işin yoksa bile kendini iş edineceksin, bedenine iyi bakacak, ruhunu zenginleştireceksin ki yaşamın bir anlamı olsun."

Yorumlar

  1. Katılıyorum Nurten Ablacım.
    Uzaklarda değil kendimde bu örneği yaşıyorum. 33 yaşına bastımama ruhum daha 22-23 yaşlarında ve daha yapacak ne çok şey var diyorum. Beden yaşımla birlikte sadece olaylara bakış açım olgunlaştı diyebilirim, daha sabırlıyım daha farklı bakıyorum bazı olaylara. Benim annem 53 yaşında ama hayatının anlamını tam bilmiyor bence. Yaşamayı seviyor, geziyor komşuluklar edinmeyi daha da deviyor ama bir amacı yok diyebilirim. O yüzden de ne güzel bir hayat felsefesi benimsemiş ailen.
    Öpüyorum seni, iyi çalışmalar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Elli üç yaş şimdi artık çok genç sayılıyor. Ben oldum kırk altı, elliye dört var:) Ama insan yaşını hiç düşünmüyor biliyor musun? Hâlâ yapacak ne çok şey var, ne kadar enerji var, önemli olan boşa harcamamak.
      anım, öpüyorum seni.

      Sil
  2. Yaşlanmak mı.... o ne ki o.... :))
    Nufus kağıdım 56 diyor, bakıyorum 56 yaşındaki hatunlara.... Bir de kendime bakıyorum...Hi hiiii... bana hiiiç benzemiyor çoğu yaaa :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :)))
      Aynen, ben de bakıyorum bana hiç benzemiyorlar. Çocukken kırk altı yaş ne kadar yaşlı gelirdi, Allah ömür verirse daha çoook yapacak şey var.
      Sevgilerimle.

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar