ABD'Lİ SARAİ SİERRA, İTALYAN PİPPA BACCA VE TÜRKİYE


Yaklaşık 10 gündür kayıp olan ABD'li turist Sarai Sierra ölü bulunmuş.
Cesedini Sarayburnu Cankurtaran mevkiindeki surların dehlizinde bulmuşlar. Kimi kaynaklarda başından yaralı diyor, kimisinde bıçaklandığı söyleniyor. Nasıl olduğu önemli değil, öyle ya da böyle cinayete kurban gitmiş sonunda.
Kaybolduğu haberini televizyonda ilk duyduğumdan itibaren ümidim yoktu benim yaşadığına dair.
Çünkü burası Türkiye. Sarai ise bir kadın, taa ABD'den tek başına gelip fotoğraf çekmeye kalkışmış.

Hiç mi duymamış 2008 yılında gelinliğiyle barış mesajı vermek için Milano'dan yola çıkıp Tel Aviv'e otostopla ulaşmayı hedeflerken İstanbul'a da gelen İtalyan Pippa Bacca'nın akıbetini? Tecavüze uğrayıp boğazı sıkılarak öldürüldü Bacca. Arabasına bindiği caninin birlikte olma teklifine hayır dediği için öldürüldü. 
Sarai Sierra'nın nasıl ve ne şekilde öldürüldüğünü henüz bilmiyoruz. Muhtemeldir ki onun hikâyesi de buna benzer bir şey. Tesadüfen ikisinin de Türkiye'de öldüğü yaş 33.
Zavallı kadınlar, siz Türkiye'yi kendi ülkeniz gibi mi sanıyordunuz? Hiç mi araştırmadınız buraya gelirken? Kadın şiddeti, kadın cinayetleri zirveye çıkmışken, gazetelerde, internet sitelerinde çarşaf çarşaf yayınlanırken, insanlar sokaklarda Kadına Şiddete Hayır sloganlarıyla yürürken ve bunları neredeyse sağır sultan bile duymuşken siz ne yaptınız be kuzum?
Burası Türkiye:
-Bu ülkenin kadınları öyle kafasına estiği gibi istediği yerde gezemez, kocası, babası veya abisinin izni ve refakati olmalıdır mutlaka.
-Hadi gündüz vakti yalnız gezebildi diyelim, akşam olunca girecek evine, sokak onun ne haddine.
-İstediğini de giyemez kadın, azıcık mini etek, ufak bir dekolte tecavüz sebebi sayılır bu ülkede. Açık saçık bile giyinmek gerekmez ya, kadın ol yeter, gözü dönmüşse aç erkeğin sen çarşaf giysen nafile.
-Kocalar ayrıldıkları karılarının bile izini sürerler, sıkı mı bakalım başka bir adamla birlikte olsun, doğrayıverirler buldukları yerde mazallah.
-Bu ülkede kadınlar bile kadınların namusuna karışır. Namus denilen şey iki bacak arasındadır zaten. Yalan söyleyebilirsin, hırsızlık yapabilirsin, kötülüğün her türlüsünü de yapabilirsin. Ama zinhar iki bacağının arasını açık tutmayacaksın. Onlar senin bacakların değildir çünkü, millete malolmuştur. Namusu milletin namusudur.
-Bir internet sitesinde yazdığın yazılar, yayınladığın gezi fotoğrafların bile teşhircilik sayılır bazı insanların gözünde. Namusun sorgulanır, sanki çıplak fotoğraf çektirip poz poz yayınlamış da aranıyormuşsun gibi.

Yaa, böyle işte sayın Sarai Sierra ve Pippa Bacca.
Keşke gelmeden bir bakaydınız neler oluyor gideceğim yerde diye.

Yorumlar

  1. Samsun’un İlkadım ilçesinde 21 yaşındaki Damla Ay eşinden şiddet gördüğü iddiasıyla boşanma davası açar. Çarşamba ilçesinde bulunan annesinin yanına gider. Alışveriş dönüşü eşini evde kendisini beklerken bulur. Eşi tarafından öldürülür.
    Esenyurt’da meydana gelen olayda ise birlikte yaşadığı adam tarafından bıçaklanarak yaşamını kaybeden bir kadın ve İzmir’in Bergama ilçesinde, kendisini terk eden eşinin ve birlikte yaşadığı kişinin öldürülmesi gazetelere düşen haberlerden bazıları.
    Benzeri olayların hemen her gün yaşandığı bir ülkede yaşıyoruz. Erkek egemen bir anlayışın sonucu bu yaşananlar.
    Berdel, çocuk yaşta evlendirilen kız çocukları sorunu.
    Aile meclisi kararı ile ya da töre gerekçesiyle öldürülen kadınlar…
    Acı, hüzün, yitip giden yaşamlar, geride kalan acılı aileler, yetim kalan çocuklar; evladını kaybeden analar, babalar ve onların tarifsiz acıları.
    Evlat acısının yerini hiçbir acı tutmaz. O acıyı ancak yaşayanlar bilir. Yaşanan acıların tarifi yoktur.
    Kadına yönelik şiddet ülkemize gelen yabancı kadınlarında tanık olduğu, yaşadığı, hayatını kaybettiği bir olgu artık.
    İtalyan Pippa Bacca’nın 2008’de tecavüze uğrayıp öldürülmesi…
    Amerikalı Sarai Sierra’nın öldürülmesi.
    Kadına yönelik bu olaylar sadece ülkemizde değil dünyanın diğer gelişmiş, az gelişmiş ülkelerinde de yaşanıyor.
    Lakin demokrasinin, insan haklarının özümsendiği, bireysel düşünmenin ve sorgulamanın yerleştiği ülkelerde bu görece daha az…
    Demokrasi kavramının, insan hakları düşüncesinin emeklediği, bireysel düşünce ve bilinçlenmenin yeterli olmadığı ülkelerde daha fazla.
    Bu ve benzeri olaylara birey olarak gereken tepkiyi göstermeliyiz. Tepkisiz kalmak, yaşananları sessizce izlemek yerine; bu tür olayların bir daha yaşanmaması için insanları bilinçlendirmenin yollarını aramak lazım.
    Bu bağlamda, bireysel sorumluluk almak ve bilinçlenmek için çaba sarf etmeliyiz.
    Sorgulamalıyız.
    Duraksamadan sorgulamalıyız.
    Toplumda yaşanan töre ve benzeri tabuları yıkmalıyız.
    Sorumluluk almalıyız.
    Aldığımız sorumluluğun gereğini yerine getirmeli toplumu aydınlatmalıyız.
    Bilinçlenmeliyiz.
    Bireysel sorumluluktan kaçmamalıyız.
    Yaşananlar kader değildir.
    Yaşananların kader olmadığını bilip tevekkülle karşılamanın da bir mantığı yoktur.
    Birey olarak bilinçlenip, kadına hak ettiği değeri vermeye başladığımızda bu olaylar da sona erecektir.
    Yeter ki gerekli mücadeleyi toplum olarak verelim.
    Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için gereken özveriyi göstermeliyiz.
    Hiçbir şey kolay başarılmaz.
    Bunun bilinciyle yılmadan toplumda bu olayların bir an evvel ortadan kaldırılması için üzerimize düşeni hem birey olarak ve hem de toplum olarak yerine getirelim.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar