SEFİL BİR ADA GEZİSİ


Havalar azıcık ısındı ya, güneş yüzünü iyice gösterdi; uzun zamandır işten güçten nefes alamaz halde olan bendeniz de ablamın çağrısına kulak verdim, attık kendimizi dışarı. Ablam ve oğlu ile birlikte adalardan birine gitmeye karar verdik. Kabataş'tan saat 14:00 de vapura bindik ve yaklaşık 15:00 civarı Burgazada'da indik. 



Aman Allah'ım, herkes bizim gibi düşündüğünden ortalık ana baba gününe dönmüş. Vapur tıklım tıkış, insanlar neredeyse üst üste. Fakat biz yer bulabildik çok şükür. 
Burgazada sahilden atladık faytona, sürücüye "Kalpazankaya" deyip keyifle yol aldık. On dakika kadar sonra Kalpazankaya lokantasına geldiğimizde oturacak masa bulamayacağımızı anladık. Fakat yine de şansımızı deneyelim diyerek önce garsonlara sorduk, meğer bu konuyla ilgilenen bir hanım varmış, gittik yanına. Elinde bir tomar rezervasyon kâğıdı, burnundan kıl aldırmayan bir eda ile "yer yok" diyor bize. Biz açlıktan ölüyoruz, "Taa nerelerden sırf burası için geldik, aman ne olur bize bir masa" yalvarmalarımızla kadını etkileyeceğimizi sanıyoruz, nafile. İki saatten önce sıra gelmezmiş, pazar günü rezervasyonsuz gelinir miymiş? 
Hadi bakalım, geri döneceğiz başa çare yok. Öğretmenevine gidelim dedik, bizi getiren faytoncuya sorduk, 25 lira demez mi? Yok canım, yürürüz daha iyi, hem spor yapmış oluruz değil mi? Aç biilaç düştük yollara, arada boş faytonlar geçiyor, soruyoruz belki indirim yapar diye, yok canım nerede, hepsi tok satıcı maşallah. Neyse geldik öğretmenevine, orada da yer yok. İnanır mısınız bir tane garson var servis yapan ve kasada hesap alan. Bahçe ikiye ayrılmış, bir tarafta yemek servisi diğer tarafta çay kahve servisi yapılıyor. Çay kahve servisi yapılan bölümde boş masalar var, kabul etmiyor garson oraya yemek servisi yapmayı. "Eğer yer bulursanız taşıyın masayı bu tarafa servis yapayım" diyor. 
Oradan da sıtkımız sıyrıldı, vurduk kendimizi gene yollara. Midemizden gelen gurultularla sahile kadar inebildik sonunda. "Ohh çok şükür burada bir sürü lokanta var, hemen yeriz yemeğimizi" dedik ama nerdeee? Her yer dolu, her yer rezerve, olacak şey değil. 
Olacak şey aslında, pazar günü adaya gelirsen karşılaşacağın manzara bundan farklı olamaz da, ben hep yaz aylarında böyle olur diye bilirim. Meğer kıştan bunalan, güneşi özleyen bütün insanlar bizim gibi akın etmiş adaya. 
Zar zor bir lokantada masa bulabildik ve garsona siparişi verdik. Yemekler hazır olana kadar ekmek ve salatanın verilmesini istedik önce masaya ki açlığımızı yatıştıralım. "Hemen efendim" diyen garsonu bir daha görebilene aşk olsun. Gelen giden öteki garsonlara da söyleyip aynı cevabı alıyoruz, fakat bir türlü gelmiyor ekmek ve salata. 
Lokanta lebalep dolu, dışarı taşan masalar insan almıyor ve herkes bizim gibi yemeğini bekliyor. Dört tane garson var, iş yok. O kadar beceriksiz ve isteksizler ki bir garson sadece bir elinde bir tabakla gelip servis yapıyor, boşalan bir tabağı alıp gidiyor, sonra tekrar bir tabakla servise geliyor. Böyle iş yetişir mi? Baktık olacak gibi değil ve baktık insanlar masalarından kalkıp mutfağa gidiyor, biz de aynısını yaptık ve kendi yemeğimizi kendimiz aldık. Dört garsonlu lokantada self servis yani. 
Sonunda karnımızı doyurmayı başardık ama, çok şükür. 
Yan masamızda da benim eski dişçimin oturuyor olması ise büyük tesadüftü. Bir ön masada ise Yahşi Cazibe dizisinde salak Barış karakterini oynayan oyuncu vardı ve elinde telefon durmadan oyun oynuyordu. 
Yemekten sonra vapur saatine kadar bir kafede oturduk, çay kahve derken vakit geldi ve vapura bindik. 
Bu, hepsinden beterdi. Adım atacak yer bulana aşk olsun. İnsanlar yerlere oturmuş, kimi merdivende kimi ortalık yerde kimi güvertede. Uyuyan uyuyana; anlaşılan piknik yapmış ve eğlenirken acayip yorulmuşlar. Ablamın oğlu durmadan, "İnsan ziyanlığı" deyip duruyordu, çok sıkıldı o. 
Bir buçuk saat ayakta yolculuk yaptık anlayacağınız. 
Bir daha mı? Asla.
Ne öğrendik?
Pazar günü adalara gidilmez.
Gidilse de mutlaka lokanta rezervasyonu yaptırılır. Yoksa yandığının resmidir. 

Yorumlar

  1. iyiki dün adalara hiç gitmeyen arkadaşlarımızı ikna etmeye çalışıp program yapmamışız..heralde ilk ve son görüşleri olurdu:))) 30 dereceyı bulan sıcaklıkta heryerin kalabalık olması şaşırtıcı değil. Kışın miskinliğini atamamış garsonlar:)) Gerçi yaz ayında gittiğimizde de sahildeki lokantada durum farklı değil di. Al siparişi kaybol:)))Kalpazankayadaki bayanın tarzıda normal nasıl olsa mevki itibarıyla tek yer, alternatifi yok alternatifi olsa görürdüm onu ben.....

    YanıtlaSil
  2. ayyy Nurten'im valla okurken bana bile fenalık geldi:)))))))))sefalet gerçekten! Evet iyi karar bir daha sakın pazar hatta cumartesi gitme canım, hafta içi git, inşallah keyifli olur..:)hatta bana kalsa adayı boşver hayatım, Beylerbeyi, Kanlıca ne güne duruyor?:)))
    sevgilerimle çok öpüyoruz seni...


    resim harika...

    YanıtlaSil
  3. Nurtenciğim tamam sıkıntı yaşamışsınız, okurken kendimi yanınızda hissettim bir an. Hele o faytonlar biz hiç göremiyoruz. Biran yıllar öncesine gittim... Ama insan her zaman böyle bir gün yaşamıyor. Hem bak tecrübe kazandınız. Bir daha rezervason yaptırmadan gitmezsiniz..:)))
    Canım öpüyorum seni, yazılarını özlemişim. Seni merak etmiştim. Cumartesi arayayım diye düşündüm. Sonra vaz geçtim. Mart ayı dert ayı dedim, beyannamelerin son günü, işi vardır engel olmayayım diye aramadım..
    Sevgiler esenlikler canım.

    YanıtlaSil
  4. saçlar çok yakışmış ne iyi etmişsiniz :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar